"لتتحمل" - Translation from Arabic to Turkish

    • için
        
    Domateslerin nakliyeden etkilenmeleri için çalışıyorum. Open Subtitles أنظروا إلى هذا، أحاول جعل ثمار الطماطم أقسى لتتحمل عملية الشحن
    Bu lanet yerden seni çıkarıp okula geri döndürmek için cesaretlendirmeye çalıştım, hayatını kontrol ettirmek ve yönünü buldurmak için. Open Subtitles شجعتك للخروج من هذه المزبله الداعره وتعود الى الدراسه, لتتحمل المسؤوليه لحياتك وتجد الطريق
    bizim için kolaydı. yapmamız gereken tek şey orda olmaktı. Open Subtitles ونحن اعتدنا البقاء بقربها لتتحمل مسؤوليتنا من دون مساعدتها
    O eski dediğin jip aslında bir tür zırhlı araç olarak yapılmış. Bombalara dayanması için yapılmış. Böyle bir demiri manivelayla parçalamam mümkün değil. Open Subtitles صممت لتتحمل الانفجارات لا يمكنني تفكيكها بعتلة
    Düşüncelerinizi tutması için aliminyum folyoya ihtiyacınız olacak. Open Subtitles ستحتاج إلى قبعة معدنية لتتحمل جميع أفكارك.
    hayatındaki her anı paylaşmak için, acılarını yarıya indirip çekmek için. Open Subtitles لتشاركك في لحظة من حياتك، لتتحمل نصف أعباء أحزانك
    Ailelerimizin bizim sorumluluğumuz için ona para ödediklerinin farkındasınızdır. Open Subtitles هل تدرك بأن أبائنا يدفعون لك لتتحمل عنهم مسؤوليتنا؟
    Böyle bir yeri alabilmek için kaç fırın ekmek yemek gerekiyor acaba? Open Subtitles أتسائل كم بطناَ عليك أن تثنيه لتتحمل منزلاَ كهذا
    Pekala, şu onkolojist Kyla'nın ameliyat için çok güçsüz olduğunu söyledi... Open Subtitles طبيب الأورام قال لي ان كايلا ضعيفة جداً لتتحمل العملية
    Bu serüvende ayakta kalmak için büyüklüğünü ikiye katlamak zorunda. Open Subtitles لتتحمل مشاق الرحلة، لا بد أن تُضاعف وزنها
    - Kötü oldu. Hindistan cevizi orada durduğu için şanslıydın. Yoksa becerebileceğini sanmıyordum. Open Subtitles انت محظوظ ان الجوزه كانت بيننا لانه لم تكن لتتحمل ما يحدث
    Targaryenler bu şehri bir kuşatmaya karşı direnmesi için inşa etti ve gerekirse kaçış imkanı yarattılar. Open Subtitles لقد بنى التايجريين هذه المدينة لتتحمل الحصار ولتوفر هروباً إن كان هذا ضرورياً
    Silahınızı Işıncı atağına karşı koymak için tasarlanmış bir sığınakta oluşturdunuz. Open Subtitles لقد بنيتم سلاحكم في غرفةٍ محصنة صممت لتتحمل هجوماً "من ال"بيمرز
    O zaman gördüğünüz hapın, müvekkilimin sizin altınızda çalışmaya katlanabilmek için kullandığı anksiyete hapı mı yoksa Bay Kaufman'ı zehirlemek için kullandığı aspirin mi olduğunu söyleyemezsiniz değil mi? Open Subtitles اذا اي حبوب رايتها على مكتب موكلتي كان لونها ازرق ؟ مثل دوائها الخاص بالقلق لتتحمل العمل تحت امرتك
    Annen bir skandal için çok hastaydı. Open Subtitles كانت أمك مريضة لتتحمل عبئ فضيحة
    Tüm bu olan bitenle baş edebilmek için... kafa bulmaya aslında cenazeden önce ihtiyacı olmalıydı. Open Subtitles الوقت الذي تحتاج فيه لأن تشعر بأثر المخدر... هو قبل المراسم اللعينة لتتحمل كل تلك النصائح اللعينة
    Kadın ise sonra olacaklar için yeterince sarhoş olmaya çalışıyor. Open Subtitles و هي تسكر لتتحمل ما سيحدث لاحقا
    Bunca zamandır mücadele verdiğin şeye tanık olabilmen için seni dönüştürmek istiyor. Open Subtitles أنه يريد منك أن تتحول. لتتحمل قساوة أن تشهد دمار كل ما تحارب لأجله -ضده كل ذلك الوقت.
    Evet. Artık senin için sorumluluklarını üstlenmenin zamanı geldi. Open Subtitles نعم حان الوقت لتتحمل مسؤلياتك
    Dakiklik ve hız için geliştirilmiş ve her türlü şartlar altında kullanılması için kusursuzca dizayn edilmiş. Open Subtitles مبنية لتتحمل أي ظروف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more