Bu durumu düzeltmek için yapabileceğiniz tek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي تصرف تستطيع اتخاذه لتصحيح هذا الوضع يا كومودوس |
Bunu düzeltmek için bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أفعل شيئاً لتصحيح هذا الوضع |
Ancak Bunu düzeltmenin bir yolunu bulmak çok geç değildir. | Open Subtitles | ولكن لم يفت الأوان للعثور على طريقة لتصحيح هذا |
Bunu düzeltmenin bir yolunu bulacağız. | Open Subtitles | سوف نجد طريقة لتصحيح هذا. |
Bunu telafi edecek bir şey yapmak istiyorum. | Open Subtitles | وأنا مستعد لفعل أي شيء كان لتصحيح هذا الأمر |
Artık bunu düzeltme fırsatına sahipsin. Yani, Zoe senin gibi şanslı değil. | Open Subtitles | حسنا، الآن لديك الفرصة لتصحيح هذا أقصد، زوي ليست محظوظة مثلك |
Bunu düzeltmek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ماذا يمكن أن أفعل لتصحيح هذا ؟ |
Bunu düzeltmek için elimden geleni yaparım. | Open Subtitles | ساقوم باي شيء بإستطاعتي لتصحيح هذا |
İşi düzeltmek için tek şansın var Daryll. | Open Subtitles | ستحصل على ضربه واحدة لتصحيح هذا .ديري |
Durumu düzeltmek için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | حاولت كل ما أستطيع لتصحيح هذا |
Bunu düzeltmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | حتماً هناك وسيلة لتصحيح هذا |
Ama buraya hatamı telafi etmeye geldim. | Open Subtitles | ولكنني... جئت لهذه المحكمة لتصحيح هذا الخطأ |
Artık bunu düzeltme zamanı geldi, diyorum! | Open Subtitles | وفكّرت ، أوتعلم يا فتى ! حان الوقت لتصحيح هذا |