"لتفعله" - Translation from Arabic to Turkish

    • yapacak
        
    • yapabileceğin
        
    • yapardın
        
    • yapılacak
        
    • işin
        
    • yapardı
        
    • işi
        
    • yapacaksın
        
    • yapmak
        
    • yapacağın
        
    • yapman gereken
        
    • yapabileceğiniz
        
    • ilgisi
        
    • yapacağı
        
    • Yapması gereken
        
    yapacak bir çok işim var ve eminim ki senin de vardır. Open Subtitles أنا عندي الكثير من العمل وأنا متأكّد ان عندك أيضا الكثير لتفعله
    Beni durdurmaya çalışma. Sadece yapacak gücü bulamadığın şeyi yapıyorum. Open Subtitles لا تحاول ايقافى انا افعل ما ليس لديك الشجاعة لتفعله
    yapacak daha iyi bir işin yok mu, ...mesela kıçına dövme yaptırmak? Open Subtitles ماذا قلت للتو؟ ليس لديك شيئاً أفضل لتفعله مثل أن توشمي مؤخرتك؟
    İyice ararsam belki senin yapabileceğin bir iş bulabilirim. Open Subtitles ، إذا بحثتُ في الجوار بجدية ربما أجد لك شيئاً لتفعله
    Eğer bununla ilgili kanıt bulsaydın, bundan sonra ne yapardın? Open Subtitles إذا عثرت على ذلك الدليل ما الذي كنت لتفعله تالياً؟
    Söyleyecek bir şey olmayabilir.. ...ama kesinlikle yapılacak çok şey var. Open Subtitles قد لا يكون هناك المزيد لتقوله لكنْ بالتأكيد هناك المزيد لتفعله
    Peki eski halin başka neler yapardı? Open Subtitles حتي يمكنني النظر إلي هاتين العينان الجميلتان وماذا أيضاً كانت لتفعله شخصيتك القديمة ؟
    Çocukla oynamaktan daha iyi yapacak bişeyin yok mu ? Open Subtitles اليس لديك اي شيئ لتفعله غير اللعب مع الاطفال ؟
    Bu yüzden otobüs gelene kadar yapacak başka bir şey bulabilir misin? Open Subtitles لذا إن كنت تستطيع أن تجد شيئاً آخر لتفعله حتى يأتي الباص؟
    Galiba içeride vücut çalışmak dışında yapacak pek bir şey yok. Open Subtitles لكني أعتقد أنه لا يوجد الكثير لتفعله بالداخل غير ضرب الحديد
    Miadını doldurdun. Senin için ölmekten başka yapacak bir şey kalmadı. Open Subtitles ‫لقد تجاوزت مرحلة فائدتك ‫لم يبق لك شيء لتفعله سوى الموت
    yapacak bir şey yok, at yarışı oynuyorum. Open Subtitles لم يعد لديك شيء لتفعله سوى الجلوس هنا وتخدير الجياد
    Seni yalnız bıraksam iyi olacak. yapacak çok işin olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعتقد أننى سأدعك تذهب الآن لابد أن عليك الكثير لتفعله
    Şu an bununla ilgili yapabileceğin bir şey yok öyleyse neden oturup rahatlamıyorsun? Open Subtitles ليس بوسعك شيء لتفعله الآن، إذن اجلس واسترخي
    Şu an bununla ilgili yapabileceğin bir şey yok öyleyse neden oturup rahatlamıyorsun? Open Subtitles ليس بوسعك شيء لتفعله الآن، إذن اجلس واسترخي
    Başka bir şey yapacak olsan, yapardın. Open Subtitles وأنت، أيضا، إذا إستطعت التفكير في شيئ آخر لتفعله.
    Charlie, aslında yapılacak doğru şeyin ne olduğunu sen de biliyorsun. Open Subtitles تشارلي , انك تعلم في قلبك عن الشيء الصحيح لتفعله
    O zaman burada bayağı işin var. İç yaralanmalar olduğundan şüpheleniyorum. Open Subtitles حسنا، إذا لديك الكثير لتفعله هنا. أنا قلقة بشأن الإصابات الداخلية.
    Bunu ne çocuğuna ne de bize yapardı. Open Subtitles لم تكن لتفعل هذا بولدها وما كانت لتفعله بنا
    Bir işi çıktı ve benim almamı istedi. Open Subtitles لديها شيء لتفعله لذا طلبت مني أن آتي وأحضره
    Ve sana birşeyi yap dediğimde o şeyi yapacaksın, Open Subtitles وعندما أطلب منك شيءً لتفعله فيجب أن تفعله
    Eğer kalkacaksan ya da yatacaksan, ne yapmak zorundasın? Open Subtitles حتى لو كنت نائماً أو مستيقظ ماذا لديك لتفعله ؟
    İngiltere'de kalabilirdin. Eminim orada yapacağın çok daha fazla şey vardır. Open Subtitles كان بإمكانك البقاء في إنجلترا أنا واثقة أن هناك الكثير لتفعله
    Sen de, eminim yapman gereken bir sürü iş vardır. Open Subtitles أنت، أيضاً. أَنا متأكّدة بأَنه لديك أطنان من العمل لتفعله
    Size ne olacağını söylediği zaman yapabileceğiniz hiçbir şey olmaz. Open Subtitles ،بل يخبرك فقط بما سيحصل .ولا يوجد شيئ لتفعله حيال ذلك
    Öyle veya değil. Zamanın onunla fazla ilgisi yok. Open Subtitles إما انها أو لا لا تملك الوقت الكثير لتفعله حيال ذلك
    Bu yüzden oraya gidip onun yapacağı şeyi yapın. Open Subtitles لذا. اذهبوا الى الخارج وافعلوا ما كانت لتفعله.
    Yapması gereken önemli bir şey olduğunu söyledi. Open Subtitles ذلك لمْ يكن من طبيعتها. قالت أنّه كان لديها شيء مُهمّ لتفعله.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more