Kız arkadaşının evine gideceğini söylediğin zaman aslında bundan kastın kız arkadaşının evine gidip yatak odanda ki çocukla buluşmak demek oluyor. | Open Subtitles | إذا عندما قلتي أنك ذاهبة الى منزل صديقة أنت حقيقاً كنت ذاهبة الى منزل صديقة لتلتقي بذلك الولد الذي كان بغرفة نومك |
Ve o gece orada buluşmak üzere sözleştiği kişiyi beklemeye başlar. | Open Subtitles | وتنتظر وصول شخصٍ رتبت لتلتقي به بنفس الاسم |
Seninle buluşmak için çok zahmete girdi. | Open Subtitles | نعلم أنها واجهت الكثير من المتاعب لتلتقي بك |
Hayır, bir arkadaşıyla buluşmaya gideceğini söyledi. | Open Subtitles | لا، كلُّ ما قالته أنّها ذاهبة لتلتقي بصديق |
Müşteriyle buluşmaya. | Open Subtitles | لتلتقي زبون |
Senle tanışmak için bana mesaj attın Öğleden sonra Belediye Binası dışında. | Open Subtitles | لقد راسلتني لتلتقي بي خارج قاعة المدينة عند الظهيرة |
Benim küçük kızımla tanışmak için gelmişti ve küçük kızımında adının Harriet olduğunu öğrenince çok hoşuna gitmişti. | TED | لقد حضرت لتلتقي ابنتي الصغرى و قد ضحكت لأنها علمت أن اسم ابنتي "هارييت" أيضاً |
Benimle buluşmak için işten mi kaçıyorsun? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من إمكانيتك التسلّل خارج العمل لتلتقي بي ؟ |
Nicholas'la buluşmak için buraya geldiğini biliyoruz. Gelmeyecek. | Open Subtitles | نعلم بأنك هنا لتلتقي نيكولاس ولن يأتي. |
Tıpkı ölü bayanın kimliğiyle onunla buluşmak üzere New Mexico'ya uçtuğun gibi sonlandı değil mi? | Open Subtitles | لقد انتهى بسفرك إلى (نيو مكسيكو) ، منتحلة شخصية امرأة ميتة ، لتلتقي معهم؟ |
Penny'yi Mandy'yle buluşmaya götür. | Open Subtitles | (خُـذ (بيني) لتلتقي بـ(ماندي |
Yani, aslında sen Hindistan'a o kadar yolu sırf alt sokağında oturan bir kızla tanışmak için mi gittin? | Open Subtitles | {\pos(192,210)} إذن تقنيا، ذهبت بعيدا إلى "الهند" لتلتقي بالفتاة التي تعيش بجوارك |