Burada olduğum için özür dilerim. Herhalde misafirler buraya giremiyordur. | Open Subtitles | أنا آسفة حقاً , لتواجدي هنا , من الواضح أن هذا تجاوز لحدود الضيوف |
Sırf serada olduğum için bana işkence etmeye kalktın. | Open Subtitles | انت كنت تعذبينني فقط لتواجدي في بيت النمو |
Anında işe almış. Burada olduğum için mutluyum. | Open Subtitles | ـ إنه يوظف بالفور ـ أنا فقط سعيد لتواجدي هنا |
Burada olmamın bir sebebi olmalı. Hangi meyveyi seçeceğimi bilmeliyim. | Open Subtitles | حتمًا ثمّة سبب لتواجدي هنا، أحتاج لمعرفة أيّ ثمرة سأحصد. |
Burada olmamın bir sebebi olmalı. Hangi meyveyi seçeceğimi bilmeliyim. | Open Subtitles | حتمًا ثمّة سبب لتواجدي هنا، أحتاج لمعرفة أيّ ثمرة سأحصد. |
Bu sınıfta olmaktan korkuyor okulun salağı olmaktan utanıyordum. | Open Subtitles | كنت متخوفا فقط لتواجدي في هذا الصف وكنت خجلا لأنني دائما كنت الولد الغبي في المدرسة حتى لدى اصدقائي |
Bu akşam sizlerle birlikte olmaktan dolayı çok sevinçliyim. | Open Subtitles | تغمر قلبي البهجة لتواجدي هنا معكم الليلة. |
- Çünkü gerçek bir şey ifade etmeyecekti sırf sadece orada olduğum için halkın gözünde suçlu durumuna düşecektim ve politik kariyerim daha başlamadan bitmiş olacaktı. | Open Subtitles | ،لأنه علم أن الحقيقة لن تهم أنني سأكون مداناً في محكمة الرأي العام ،فقط لتواجدي هناك |
Tüm gün kızgın insanları sakinleştirmeye çalıştığım eski işimden sonra burada olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | بعد وظيفتي الأخيرة بينما كنت أحاول تهدئة الأفراد الغاضبة اليوم بأكمله فقط سعيدة لتواجدي هنا |
Bugün burada olduğum için çok, çok mutluyum, akrabalarımı temsil ettiğim için ve doğuştan gelen bir yetenekle insan dışı sesler çıkarmak dışında bir kariyer yapmayı hayal etmediğim için. | TED | أنا متحمس جدا لتواجدي هنا اليوم، ممثلا أهلي وكل من لم يستطع أن يجعل من قدرته الفطرية في إحداث أصوات غير بشرية، مسيرة مهنية ناجحة |
Senin ofisinde olduğum için özür dilerim ama benim kanepe berbat. | Open Subtitles | آسف لتواجدي في مكتبك، لكن أريكتي مهترئة |
Burada olduğum için mutluyum. | Open Subtitles | أنا فقط سعيدة لتواجدي هنا. |
Burada olmamın tek sebebi gerçekten bir fark yaratmaya çalışmaktı. | Open Subtitles | السبب الوحيد لتواجدي هنا هو مساعدتك لتحقيق التغيير الحقيقي |
Bu gemide olmamın asıl sebebi o. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الحقيقي .لتواجدي على متن هذا القارب |
Ki bu gemide olmamın temel nedeni bu. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الحقيقي .لتواجدي على متن هذا القارب |
Burada olmamın büyük sebeplerinden biri olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لنفل أن هذا كان سببا كبيرا لتواجدي هنا |
Burada olmamın başka bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك سبباً آخر لتواجدي هنا |
Kollarında olmaktan gurur duyuyordum. | Open Subtitles | كنت فخورة للغاية لتواجدي بين ذراعيك |
Burada olmaktan çok memnunum, gerçekten. | Open Subtitles | إنّي ممتن لتواجدي هنا، حقًّا أنا كذلك. |
Öncelikle, bu akşam Sammie'nin bat mitzvah'ında olmaktan dolayı çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | أولا ، أنا سعيد جداً لتواجدي هنا في حفلة (سامي) |
Burada olmaktan mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدة لتواجدي هنا وحسب. |