Şerefsizin tekinin, kampın çevresinde bir yerde konakladığını ve çalıntı malları teslim almak için beklediğini de biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بوجود حثالة يحومون حول المعسكر في العراء في انتظار شخص ما لتوصيل هذه المسروقات. |
Dinle, bugün gün bitimine kadar teslim edebilmenin bir yolu var mı? | Open Subtitles | حسنا , أنصت هل هناك أي طريقه لتوصيل ذلك بنهاية اليوم |
Geçinmek için tekne teslimatı yapıp bir de bedavadan dünyayı gezmen inanılmaz. | Open Subtitles | العالم حول الابحار من يمكنك عمل هناك ان أصدق لا القوارب لتوصيل |
teslimatı yapabilmek için alarm sistemini kapatmak zorundalar. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن نقوم بإبطال جهاز الإنذار لتوصيل تلك الإرسالية. |
Bu sandalyeleri şehrin diğer ucuna götürmek için üç bin dolar alacağız. | Open Subtitles | سوف نحصل على 3000 دولار كراتب لتوصيل هذه الكراسي عبر المدينه |
Kralın küçük yardımcısı mesaj iletmeye mi yoksa düştüğüm durumu zevkle izlemeye mi geldi? | Open Subtitles | ألم يستطع الملك المجيئ لتوصيل الرسالة ؟ أم أنك جأت هنا للشماتة ؟ |
Hayır. Sinir bağlantıları için hala sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | كلا، لازلت أحتاجك لتوصيل الأعصاب. |
50 araba teslim etmeliyim ve arabam yok. | Open Subtitles | لديّ أربعة أيام لتوصيل 50 سيارة و ليس لديّ سيارة |
Evet ama yedi günah için yedi ruh teslim etmem gerekiyor. | Open Subtitles | أجل، ولكنني أحتاج لتوصيل سبعة أرواحٍ لسبعة خطايا |
1.5 saatte teslim. O kadar uzun süre bekleyemeyiz. | Open Subtitles | ساعه ونصف لتوصيل الطعام لانستطيع الانتظار طوال هذه المدة |
Eti teslim etmen, başkasına göre dört kat daha uzun sürüyor. | Open Subtitles | انت تحتاج لاربع مرات اكثر من اي شخص لتوصيل اللحوم |
Benimkine ne olursa seninkine de olur ve bu da seni şartlarımızı teslim etmek için mükemmel biri yapar. | Open Subtitles | أيًا كان ما سيحدث لي سيحدث لك مما يعني أنك أفضل رجل لتوصيل شروطنا |
Ölümünden sonra paketi teslim etmek için neden sizi tuttu merak ediyorum. | Open Subtitles | ما يحيرني هو لماذا تعينك لتوصيل طرد في حالة وفاتها |
Biz nikotin teslimatı işindeyiz. | Open Subtitles | شيء لتوصيل النيكوتين وسيلة لتوصيل النيكوتين |
Hayır, efendim! Pizza teslimatı için geldim buraya. | Open Subtitles | .لا يا سيدي ، لقد أتيت إلى هنا لتوصيل البيتزا |
Agri kulesi adamlarının yemek teslimatı yaptığı sandıklardan birtanesi. | Open Subtitles | و، اه، وهذا هو واحد من الصناديق الرجال الزراعية برج استخدامها لتوصيل الغذاء. |
Teknoloji konusunda en iyi ve en zeki bazı kimseler şu an yemek teslimatı startup'ları, scooter'lar ve insanlara daha iyi marijuana ulaştırma üzerinde çalışıyor. | TED | بعضٌ من أفضل وأذكى العقول في التقنية، يعملون في شركات ناشئة لتوصيل الطعام، وصناعة الدراجات، وكيف أنهم يوصِلون المخدرات للناس بطريقة أفضل. |
Konukları oraya götürmek için lüks otobüsler tutarız... - ...ve tedarikçilerin de ulaşım masraflarını karşılarız. | Open Subtitles | سنستأجر حافلات فاخرة لتوصيل ضيوفنا وندفع ثمن تكاليف النقل للبائعين. |
Birşeyleri A noktasından B noktasına götürmek için para alırım. | Open Subtitles | أتلقى أجر لتوصيل الأشياء من نقطة إلى أخرى |
Ama siz kamyonun bombayı götürmek için kullanıldığını mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | اتظن ان الشاحنة استخدمت لتوصيل المتفجرات |
Benim adım Kaptan Ichabod Crane. General George Washington'un emri üzerine Benjamin Banneker'e mesaj iletmeye geldim. | Open Subtitles | اسمي هو كابتن ايخابود كران انا هنا بناء على اوامر جنرال جورج واشنطن لتوصيل رسالة لبينجمين بانيكير |
Hayır. Sinir bağlantıları için hala sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | كلا، لازلت أحتاجك لتوصيل الأعصاب. |