Bu sıcaklık verimli bir şekilde elektrik üretmek için yeterli değildir. | TED | لكن ذلك غير كافٍ نهائياً لتوليد الكهرباء بفعالية. |
Bu farklılık, kavramsal olarak, elektrik üretmek için ısı makinesi denilen bir şeyi kullanmayı sağlayabilir. | TED | هذا الفرق، نظريًا على الأقل، يمكن أن يُستخدم لتشغيل ما يطلق عليه المحرك الحراري لتوليد الكهرباء. |
işler düzeliyor. Sosyal bozulma vardı ama bir kez motorlar güç üretmek için kullanıldı ve tüm durumlar, her şey düzene oturdu. | TED | كان هناك إرتباك مجتمعي ولكن بمجرد أن تم إستخدام الماكينات لتوليد الكهرباء بجميع المواقف الأمور بالفعل إستقرت |
Bunun işin kolayı yok, su soğutmalı bir reaktörle elektrik üretmek istiyorsanız böyle yapmak zorundasınız. | TED | هذا ما لا يمكن تجنبه لأنه ببساطة ما يجب فعله لتوليد الكهرباء باستخدام مفاعلٍ مبرد بالماء. |
Geçtiğimiz yıl, tam 299 gün elektriğimizi üretmek için hiçbir fosil yakıt kullanmadığımızı biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون أنه في السنة الماضية، ولمدة 299 يوماً، لم نستعمل الوقود الأحفوري لتوليد الكهرباء لدينا؟ |
Ben karbondioksiti havadan temizleyecek şekilde elektrik üretmek için doğal gaz kullanan belli bir fikir üzerinde bağımsız olarak çalışıyorum. | TED | أعمل مستقلًا على فكرة محددة والتي تستخدم الغاز االطبيعي لتوليد الكهرباء بطريقة تخلص الهواء من ثاني أكسيد الكربون. |
Yüksek verim için uğraşıyorum, yani boyutta genişleyen malzemeler geliştiriyorum ya da elektrik üretmek için renklerin özelliklerini kullanan güneş panelleri ile çalışıyorum. | TED | أسعى لتحقيق الكفاءة القصوى، معنى ذلك أني أطور المواد التي تتزايد في الحجم أو تعمل مع الخلايا الشمسية التي تستخدم خصائص الألوان لتوليد الكهرباء. |
Elektrik üretmek için dalgaların enerjisini absorbe ederek, denizde yüzen bir deniz yılanı gördüm. | Open Subtitles | "لقد رأيت "أفاعي البحر يطفو على سطح الماء لامتصاص طاقة الأمواج لتوليد الكهرباء |