Dört rüzgardan izin alırlar dünyanın verdiği hasat için. | Open Subtitles | أن يكون لديك الإذن من الرياح الأربع لحصاد ما يعطي الأرض. |
Goa'uld konukçusu hasat etmek için popüler bir yerdir. | Open Subtitles | هذا أحد أماكنهم المفضلة لحصاد المضيفون لاستيعاب الجواؤلد |
Burası kölelerimin, kutsal içkimizin hammaddesi olan yemişleri zahmetlice hasat ettikleri yer. | Open Subtitles | هنا يكدح التابعون لحصاد الفاصوليا ومنه نصنع الشراب المقدس |
Kuzeybatı Pasifik bölgesinde, doğal yaşlı ormanlardan yosun toplama iş alanı var. | TED | في شمال غرب المحيط الهادئ هناك صناعة كاملة من لحصاد الطحالب من الغابات قديمة النمو. |
Uyan, balım. Radyoaktif süper sebzelerimizi toplama zamanı. | Open Subtitles | استيقظي يا حبيبي ، حان الوقت لحصاد محصولنا المشع الخارق |
Ben senin buğday tarlanım Zobar, yılda bir kere hasat aldığın... ve sonra bırakıp gittiğin. | Open Subtitles | "انا حقل قمح "زوبار والذي تأتي لحصاد حبه مرّة في السنة وتغادره ثانيةً |
Portakal toplama konusunda çok hevesliyim. | Open Subtitles | وانا حقا يسعدني الذهاب لحصاد البرتقال |
"ve yetiştirdiklerini toplama zamanı." | Open Subtitles | ووقت لحصاد ما زرعناه |