Bu akşam bir duyuru yapacağım ve benden nefret etmek için iyi bir sebepleri olacak. | Open Subtitles | حسنا ، هذا المساء سأقول لهم بيان وعندها سيكون لديهم سبب مقنع لكى يكرهوننى |
Fahişe olmadığını, karşı koyacağını biliyorlardı ve artık peşine düşmek için iyi bir sebepleri var. | Open Subtitles | عرفوا أنها لم تكن فتاة هوى، وأنها ستقاوم والآن لديهم سبب وجيه ليأتوا لاعتقالها |
Güvenliğinden endişelenmeleri için iyi nedenleri var. | Open Subtitles | لديهم سبب وجيه للإهتمام بسلامتك. |
Öyle bir şey olsa bile, bize söylemeleri için bir sebep yok. | Open Subtitles | حتى لو حدث شيء من هذا القبيل لا يوجد لديهم سبب لإعلامنا |
Fakat o zaman bile iyi bir nedenleri olmadıkça çok nadir zıplarlar. | Open Subtitles | لكن رغم ذلك يقفزون نادراً مالم يكن لديهم سبب جيد للعمل ذلك |
Onu öldürmeleri için bir neden yok. Onlar da bizim gibi Toprak Ülke'yi bulmak için onu istiyor. | Open Subtitles | ليس لديهم سبب لقتلها يحتاجونها للعثور على اليابسة مثلنا |
Vakaların %60'ında sebep bilinmez, ama kalanların tümör ya da kafa travması gibi organik bir sebebi vardır. | Open Subtitles | لكن البقية لديهم سبب عضوى مثل ورم او صدمة للرأس لقد كان فى حادث سيارة الجمعة |
Paris'te soygun yapmaya çalışan aynı ekibin... ..Shreveport'taki bu heykeli çalmayı deneyeceklerine inanmak için makul sebepleri var. | Open Subtitles | ان لديهم سبب في اعتقاد ان نفس طاقم لصوص الفن المحنكين الذين حاولو سرقة التمثال من باريس |
Sanırım iyi bir nedenleri vardır! | Open Subtitles | نعم واعتقد انه لديهم سبب جيد لذلك |
Eğer Kuvira'nın işini bitirirsek, savaşmak için bir sebepleri kalmaz. | Open Subtitles | إذا أطحنا بها , فلن يكون لديهم سبب للقتال |
Bilmiyorum. Ama çiğnenmeden o raylarda olmayı istemek için çok sağlam bir sebepleri olmalı. | Open Subtitles | لا أعلم، لكن لابدّ أنّ لديهم سبب وجيه لرغبتهم التواجد على تلك الخطوط بدون خطر التعرّض للدهس. |
Dikkatlerini vermiyorlar çünkü vermek için bir sebepleri olduğunu düşünmüyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يولون اهتمامًا لأنهم لا يعتقدون أنّ لديهم سبب يدفعهم لذلك |
Fahişe olmadığını, karşı koyacağını biliyorlardı ve artık peşine düşmek için iyi bir sebepleri var. | Open Subtitles | علموا أنها ليست عاهرة وستقاوم والآن صار لديهم سبب وجيه ليسعوا خلفها |
Ama bir sebepleri olmasa babanın evine gelmezlerdi. | Open Subtitles | ولكن لن يأتوا الى منزل والدك , الا اذا كان لديهم سبب لذلك |
Kulübünüze zarar vermek için nedenleri var mı? | Open Subtitles | هل لديهم سبب يدفعهم إلى إيذاء ناديك؟ |
Bunun için de iyi nedenleri var. | Open Subtitles | لديهم سبب جيد. |
- Bize ne olduğu konusunda endişelenmeleri için bir sebep yok, şu Thomas denen adam yüzüme tükürür. | Open Subtitles | ليس لديهم سبب لللاهتمام بما يحدث لنا, جنرال ذلك الرجل توماس سوف يبصق في وجهي |
Yapmaları için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | حسنا,لم يكن لديهم سبب لذالك |
İyi bir nedenleri varsa neden olmasın. Milne'in dosyası nasıl? | Open Subtitles | ربما لو كان لديهم سبب وجيه ما نوعيه ميلن هذا ؟ |
Eğer bir nedenleri olursa, eğer neden onlardan bir mucize beklendiğini bilirlerse daha iyi iş çıkarırlar. | Open Subtitles | لكنهم ليسوا آلات إنهم يعملون بشكل أفضل إن كان لديهم سبب إن عرفوا لماذا تتوقع منهم أن يقوموا بالمعجزات |
İnanıyorlar çünkü aksi için bir neden yok. | Open Subtitles | الناس يصدقون لأن ليس لديهم سبب لأن لا يفعلوا |
Eminim ondan bahsetmemelerinin bir sebebi vardır. | Open Subtitles | أنا واثقة من أنه كان لديهم سبب لعدم إخبارنا عن "مونتي". |
Sanırım iyi bir nedenleri vardır! | Open Subtitles | نعم، أظن أن لديهم سبب وجيه لذلك! |