Sıcak, ter kokulu ve havasız bir oda da olabilir ve şu genişlikte bir karyolaları vardır. | Open Subtitles | قد تكون غرفة حارّة بلا مكيّف هواء، وليس لديهنّ سوى سرير بهذا الحجم |
Işık Rahibelerinin Han'ı hissedebilme gücü vardır. | Open Subtitles | راهبات الضياء لديهنّ المقدرة للإحساس بهِ. |
Buradaki tüm kızların Eva buraya nasıl geldiklerine dair bir hikayeleri vardır. | Open Subtitles | كل الفتيات هنا لديهنّ قصصهن عن أسباب مجيئهن إلى هنا |
Ama kadınların doymak bilmez bir ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لكن النساء لديهنّ حاجة شرهة للثرثرة |
Bende Sex and The City'dekilerin süslü zevkleri vardır sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا من كانت تظنّ أنّ فتيان مسلسل "النوع و المدينة" لديهنّ ذوق مبهرج |
100 ölü cadının soyundan 1000 yaşayan akrabası vardır. | Open Subtitles | مئة من السّاحرات الميّتات لديهنّ .نسلٌمن ألفساحرةعلىقيدالحياة . |
Bak, her kadının bazı sırları vardır buna Jenny de dahil ve bazen ilişkinin sağlığı için bunları paylaşmamak en iyisidir. | Open Subtitles | إسمع، كلّ النساء لديهنّ أسرار، بما في ذلك (جيني)، وأحياناً، ولمصلحة العلاقة، فمن الأفضل عدم المشاركة. |
Polonya'da rahibelerin bir sözü vardır: "Kur przed koguty." | Open Subtitles | في (بولندا) , الراهبات لديهنّ مقولة : "... ......" |