bu kadar büyük bir zulaya sahipken kendini içeri attırmak istemeyecektir. | Open Subtitles | هذا هراء، لأنه لن يسرق طالما لديه هذا الكمّ من المال |
Ve bu sinsi hastalığa sahip herkes için yüreklerimiz parçalanmak zorunda. | Open Subtitles | وعلى قلوبنا أن تذهب إلى أي شخص لديه هذا المرض الغادر |
Canaletto'yu çok severim. Çünkü bu mükemmel detaya sahip ve şöyle bir kalkıp resimdeki tüm detayları görebilirsiniz. | TED | و أنا أحب الكاناليتو لأن كاناليتو لديه هذا التفصيل الرائع و يمكنك الحصول عليها و ترى كل التفاصيل في اللوحة |
1997 yılına geri dönecek olursak, bu küçük çocuğa bakmam istenmişti. Tamamen normal görünüyor. bu çocuk genetik kas tonusu bozukluğuna sahip. | TED | ففي عام 1997، طلب مني أن أرى هذا الطفل سليم بالكامل، لكن لديه هذا النوع الجيني من الدستونيا |
o kadar zengin birinin sorunlu olmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق ان شخص لديه هذا الكم من المال لديه مشاكل |
bu yönteme sahip olduğunu söylüyor, biliyorsun, bağlantıyı oraya koyacaksın, ...bağlantıyı görürsen, bazıları onu oraya koymaya karar verdi. | TED | لديه هذا الخط حيث يقول، تعرف، ستقوم بوضع رابط هناك، اذا رأيت رابط، قرر أحد ما وضعه هناك. |
Herkes bu seçeneğe sahip ve herkes ne zaman onu kapatıp açacağını, erişime açmak veya depolamak isteyip istemediğini biliyor. | TED | والكل لديه هذا الاختيار، والكل يعرف متى يريد أن يفتح أو يغلق الزر. إذا كان سيبيع الطاقة أو يخزنها. |
İnsan her gün bu kadar çok paranın çevresinde olunca baştan çıkabilir. | Open Subtitles | لمراقبة السائق و مساعده انه مغر جدا عندما يكون واحد حولك لديه هذا النقود الكثيرة كل يوم |
Hayır, aslında bu normal bir paranoya. Evrendeki herkes bunu hisseder. | Open Subtitles | لا, هذا جنون إرتياب عادى كل شخص فى الكون لديه هذا الشعور |
Peki bu program elinde olan kişi, bunu tam tersine çevirebilir mi? | Open Subtitles | والشخص الذي لديه هذا البرنامج هل يمكنهم فعل العكس من خلاله؟ |
bu kadar parası olan bir tanıdığım yok ve zaten nereden bilebilirler? | Open Subtitles | ، لا اعرف شخص لديه هذا المال وكيف عرف بالضريبه؟ |
bu şey... şey gibi kara uzun bir cüppe mi giyiyor? | Open Subtitles | هذا الشئ . . هل هو , يبدو لديه هذا الشئ الطويل رداء طويل؟ |
bu günlerde ise, hâlâ diline sahip olan şanslı kişiler dillerini tutuyorlar. | Open Subtitles | , فى الوقت الحاضر ، نحن نحتفظ بألسنتنا . البعض منا محظوظ بما فيه الكفاية لأن مازال لديه هذا |
Eğer bu çocuk bir yıldır elindeyse bu onu seçici bir sübyancı yapar. | Open Subtitles | -إن كان لديه هذا الفتى لعام ، فهذا يجعله من النوع المفضل -بالتأكيد |
Birinin yüreğinde bu kadar çok nefret olduğuna inanamadım. | Open Subtitles | لم أصدق أن أي شخص سيكون لديه هذا الكم من الكراهية بأعماقه |
bu şovun gözetleme tarzı bir şov olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لم أعرف بأن هذا البرنامج لديه هذا النوع من المراقبة |
bu da şunu kanıtlıyor ki, bu tip bir sırt çantasına sahip bir kişi, anahtarını, Chris'in... yani Bay Lopez'in çantasını açmak ve maymuncuğunu çalıp suçu işlemek için kullanmış olabilir | Open Subtitles | مما يثبت أن أى شخص لديه هذا النوع كان يمكنه إستخدام المفتاح ليفتح شنطة كريس أقصد السيد لوبيز |
bu eyalette tek, garanti ederim. | Open Subtitles | وأخبرك بأني الوحيد في هذا البلد الذي لديه هذا الجهاز |
o kadar çok zulası varsa oraya buraya giremez. | Open Subtitles | هذا هراء، لأنه لن يسرق طالما لديه هذا الكمّ من المال |
o idare eder, ama bizim okula giden bir çocuğu var. | Open Subtitles | لاباس به,لكن لديه هذا الولد ولد يذهب الى نفس مدرستي |
Hemen herkes bir gün o masalın içinde uyanacaklarına dair bir inancı, bir umudu her zaman içinde taşır. | Open Subtitles | . . و تقريباً كل شخص مازال لديه هذا القدر القليل من الأمل . . الايمان |