- Arkadaşının yakında iyi haberler alacağına inanmak için iyi sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي سبب وجيه لاعتقد ان صديقتك ستصلها اخبار جيدة |
Buraya kadar geldiğime göre, artık düşmanın olmak için bir sebebim yok. | Open Subtitles | ، الآن بعد جئت لهذا الحد ليس لدي سبب لأن أكون عدوك |
Benim çok iyi bir nedenim var. Son kez deprem olduğunda ölmüştüm! | Open Subtitles | لدي سبب وجيه للقلق، المرة الأخيرة التي وقع فيها زلزال توفيت |
Bu hasarın gerçekten iki büyük hayvan tarafından yapıldığına inanmak için nedenlerim var. | Open Subtitles | لدي سبب لاعتقادي أن سبب هذه الأضرار كان بسبب حيوانان ضخمان حقيقة |
Ölmekten korkmuyorum ve dayanmam için bir sebep de yoktu. | Open Subtitles | أنا لا أخشى الموت، ولا يوجد لدي سبب يجعلني أتعلق بالحياة |
Bunu saklamak için çok iyi bir sebebim var. Çok iyi. | Open Subtitles | . لدي سبب وجيه لإبقاء هذا السر . سبب وجيه جداً |
ve kalkıyorum, yataktan kalkmak için çok iyi bir nedenim oluyor, taki, hatırlayana kadar. | Open Subtitles | وأقوم من النوم ويكون لدي سبب قوي لقيامي من السرير حتي ,بالطبع اتذكر |
Septimus'a yazmak için sebebim vardı. Cevap bekliyorum. | Open Subtitles | كان لدي سبب في الكتابة إلى سيبتموس و أنتظر جوابه |
Jason'ın yakın zamanda, ofisinde bir tür fiziksel tartışma yaşadığına dair sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي سبب للاعتقاد أن جايسون دخل بمشادة جسديه من نوع ما |
Annemin deli olduğuna ve insanları öldürdüğüne inanmam için bazı geçerli sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي سبب وجيه بأن أمي مجنونة وقد تكون قتلت بعض الأشخاص |
Korkarım, bu dönemde katlandığımız kötü şakaların bu sınıftan olduğuna inandıran sebeplerim var. | Open Subtitles | لسوء الحظ لدي سبب لليقين بأن هذا الفصل هو مركز المقالب الفضيعة التي مرت بها مدرستنا هذا الفصل الدراسي |
Yüzbaşı, keşke sizi aramak için daha iyi bir sebebim olsaydı. | Open Subtitles | ايها النقيب، كنت أتمنى لو كان لدي سبب جيد للاتصال بك |
Ne dusundugun sikimde bile degil! Yuzbasi, kendi gizli adaminin Queenan'i oldurdugunu dusunmek icin nedenim var. | Open Subtitles | لدي سبب لأعتقد أن كوينان قتله الشرطي المتخفي |
Pozitif biri olduğumu düşünmüyorum ama işlerin yoluna gireceğine inanmam için iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | أظن أني لست متفائلًا ولكن لدي سبب جيد لأؤمن أننا سنكون بخير |
Çünkü, kanıtlar nihai olarak incelenene kadar hatalı olduğuma ve istemeyerek Göçmen ve Gümrük Bürosunun masum bir anneyi çocuğundan kalıcı olarak ayırmasına neden olduğuma dair nedenlerim var. | Open Subtitles | لان, بعد فحص دقيق للحقائق لدي سبب لاعتقد اني كنت مخطئا و انني باتهامها, اجبرت دائرة الهجرة والجمارك |
Başka komplocular olduğuna inanmak için haklı nedenlerim var. | Open Subtitles | لدي سبب يدفعني للإعتقاد بأن هناك متآمرين آخرين |
Bak, burada kalman için bir sebep olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظري , أنا أعلم أنه ليس لدي سبب للبقاء هنا |
Biliyorum. Şimdilik vaskülit olduğunu düşünmem için bir sebep yok. | Open Subtitles | نعم، أعلم ليس لدي سبب لأفكر في التهاب الأوعية |
Şuan mortgage bono piyasasının sahtekarlık içerdiğine inanmamı gerektirecek bir sebebim var. | Open Subtitles | أنا حاليا لدي سبب كي أعتقد أن سوق سندات الرهنية محتال |
Öyle hemen çabucak yasaklamaya gitmem. Yapacaksam da, iyi bir nedenim olmalı. | Open Subtitles | لا أصدر أحكام بسرعة وعندما أفعل يكون لدي سبب قوي. |
Onu bu yüzden yapmadım. İyi bir sebebim vardı. | Open Subtitles | ليس لهذا السبب فعلت هذا كان لدي سبب وجيه |
Evet, biliyorum, vaskülit olması için bir sebebim yok. | Open Subtitles | نعم، أعلم ليس لدي سبب لأفكر في التهاب الأوعية |
Geri dönmek için bir neden göremiyorum. | Open Subtitles | لا يوجد لدي سبب للعودة . لقد انتهينا , انتهينا |