Fazla zamanım yok. Yaklaşıyorlar. | Open Subtitles | ليس لدي متسع من الوقت يا رجل، إقترب موعد أولئك الأوغاد |
Ama Fazla zamanım yoktu. Sadece sabaha kadar vaktim vardı. | Open Subtitles | لكن ليس لدي متسع من الوقت مهلتي تمتد حتى الصباح فقط |
Eğer Fazla zamanım olsaydı, seni kedi yumağıymışsın gibi sopayla döverdim. | Open Subtitles | لو كان لدي متسع من الوقت لناقشتُكِ في هذا مراراً |
Yok, yok. Bir toplantım bitmek üzere. Bolca vaktim var. | Open Subtitles | لا , لقد انتهيت من اجتماع للتو لدي متسع من الوقت |
Şu anda onun bir kopyasını çıkaramam! Bunu yapacak zamanım yok! - Tamam, tamam. | Open Subtitles | .لا يمكنني أن أعمل نسخة له ليس لدي متسع من الوقت للقيام بذلك |
Daha zamanım var. | Open Subtitles | لدي متسع من الوقت. |
Fazla zamanım yok. Uçağa çok geç kaldım. | Open Subtitles | ليس لدي متسع من الوقت فضلاً عن أنني متأخرة عن الطائرة |
Kramer, bu testi bitirmem gerekiyor. Fazla zamanım da yok. | Open Subtitles | (كرايمر)، علي إجابة هذا الإختبار، ليس لدي متسع من الوقت |
Ve onu bulmak için Fazla zamanım yok. | Open Subtitles | وليس لدي متسع من ..الوقت للعثور عليه |
Bakın, o kadar Fazla zamanım yok. | Open Subtitles | حقيقة ليس لدي متسع من الوقت |
Fazla zamanım yok. Conor evde, kolu kırık. | Open Subtitles | ليس لدي متسع من الوقت (كونر) في المنزل بذراع مكسورة |
Yani girip çıkacak kadar vaktim var. | Open Subtitles | لذا, أعتقد أن لدي متسع من الوقت لغطسة صغيرة |
Demek oluyor ki dipnotlarımı gözden geçirmek için hala vaktim var. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا زال لدي متسع من الوقت لأتذكر هوامشي... |
İyi, çünkü 9/11 Anma günü 10. yıl dönümü albüm tanıtımına kadar biraz vaktim var. | Open Subtitles | جيد ، لأن لدي متسع من الوقت قبل 11/9 الذكرى السنوية العاشرة لإطلاق الألبوم |
Buna zamanım yok! Ortak bir arkadaşımız öldü. | Open Subtitles | هل تمازحني, ليس لدي متسع من الوقت ان صديق مشترك قد مات ,لقد قتلوها |
Çok zamanım var. | Open Subtitles | لدي متسع من الوقت |
Daha çok zamanım var. | Open Subtitles | لدي متسع من الوقت |
zamanım var. | Open Subtitles | لدي متسع من الوقت |