Bir zamanlar Saint Louis'te, Charlie için her şey tepetaklak olunca bu viyolonseli rehin vermek zorunda kalmış. | Open Subtitles | ذات مرة عندما سائت الامور لشارلى اضطر لرهن هذه الالة |
Burası rehin dükkanı ahbap, danışma kulübesi değil. | Open Subtitles | هذا محل لرهن الاشياء وليس بمركز للمعلومات |
O gidebilsin diye ikinci bir ipotek edindim. | Open Subtitles | لقد اضطرت لرهن شيئاً آخراًً لتتمكن من الذهاب. |
Sadece ekibinizin maaşını ödeyebilmek için evinizi ipotek ettirmeniz gerekti. | Open Subtitles | اضطريتَ لرهن منزلك.. فقط لتستمر بدفع رواتب موظفيك |
Kardeşim gitti Batı'da bir rehinci dükkânı açtı. | Open Subtitles | أخي قام بالتوجه إلى غرب البلاد وقام بافتتاح متجر لرهن الأشياء |
Altı yıl sonra nikâhımın ertesi günü yolum bir rehinci dükkânına düşüyor evimden kaç, altı, yedi, sekiz eyalet uzakta bir yerde ve isimlerimizin yazdığı ona özel olarak yaptırdığım bu yüzüğü buluyorum ve sen bana bilgi veremeyeceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | بعد ستة سنوات وفي يوم زواجي انتهى بي الأمر في متجر لرهن الأشياء... |
Bir şeyler rehin bırakmaya mı yoksa bir şeyler almaya mı geldin? | Open Subtitles | هل أنتم هنا لرهن شيئ أو لتستردوا شيئ |
Sonra, daha da çok kaybetmeye başladığında benim değerli eşyalarımı rehin bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | ثم عندما خسر المزيد لجأ لرهن مقتنياتي |
O yüzden, icadımı yaptırabilmek için bana verdiğin kolyeyi rehin verdim. | Open Subtitles | c.arabicrlm; ولذلك اضطررت لرهن تلك القلادة/c.arabic c.arabicrlm; التي أهديتها لي لأصنع اختراعي! |
rehin fişi tutuklanmadan bir kaç gün önce Eugene adına düzenlenmiş. | Open Subtitles | تذكرة إيصال لرهن مكتوبة لـ (يوجين) قبل اعتقاله بأيام قلائل |
- Bir sürü şeyi rehin bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | -لقد اضطررت لرهن الكثير من الأشياء |
Seni çıkarmak için evimi ipotek ettim, haberin var mı! | Open Subtitles | أتعلم أنني اضطررت لرهن بيتي لدفع كفالتك ؟ |
Fakat şimdilerde, bu tedarik zincirinde yer alan... ...şirketlerin çoğu her hangi bir şekilde... ...bizleri güvencesi altına almıyor, herkes kendi geleceğini ipotek etmek ve en sevdiği markalı ürünleri... ...getirttirmek için haklarından... ...fedakârlık yapmak zorundaydı. | TED | لكن الآن معظم الشركات المشاركة في سلاسل التوريد هذه لا يملكوا أي طريقة للتأكيد لنا أن لا أحد مجبر لرهن مستقبله أن لا أحد مجبر أن يضحي بحقوقه ليزودنا بعلاماتنا التجارية المفضلة |
Annem evini ipotek etmek zorunda kaldi... | Open Subtitles | والدتي اضطرت لرهن منزلها، |
Evini ipotek ettirmek için bir sebebin olsaydı... | Open Subtitles | ... لو كان هناك سبب ... لرهن منزلك - لا ! |
Bugünse bir rehinci dükkânında buldum. | Open Subtitles | واليوم وجدته في متجر لرهن الأشياء |
Yolum bir rehinci dükkânına düştü. | Open Subtitles | لقد كنت في متجر لرهن الأشياء... |