Bazıları el sıkar, bazıları el sallar, benim kardeşimde dilini ağzına sokup çıkarır. | Open Subtitles | نعم، بَعْض الناسِ يَتصافحونَ و بَعْض يلوحون. بينما أَخُّي يَحرك لسانُه للداخل و للخرج فِي فَمِّكَ. |
Kurbağa gibi dilini uzatır. Yapışkan kollarıyla seni boğazlar. | Open Subtitles | يُمَد لسانُه كالضفدع ويخنقكِ بهِ وهو حد كالمخلب |
Neredeyse dilini koparıyormuş. | Open Subtitles | يَكْبحُ لسانُه الخاصُ تقريباً مِنْ. |
Biliyorsun, Sümer kanunlarına göre, babasına saygısızlık eden bir çocuğun dilini koparmak gerekir. | Open Subtitles | تَعْرفُ، تحت قانونِ Sumerian، a إبن الذي يَحتقرُ أبّاه سَيكونُ عِنْدَهُ لسانُه مزّقَ خارج. |