Bana simdi kibarlık etmek ş zorunda değilsin. | Open Subtitles | اسمعي, لستِ مضطرة لأن تكوني لطيفة معي الآن |
İstemiyorsan onun kim olduğunu söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن توضحي مَن يكون، إن كنتِ لا ترغبين بذلك |
Bize, yeni müvekkil aldığın zaman bildirmek zorunda değilsin... artık bir ortaksın ama bu Chumhum'un bölgesine müdahale ederse... | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن تبلغينا عندما تقبلين عميلاً جديدًا، فأنتِ شريكة الآن ولكن عندما تتدخل القضية |
Kabul etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | بالطبع، لستِ مضطرة لأن تجيبي بالقبول. |
Etini yemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن تأكلي هذا اللحم. |
- Yapmak zorunda değilsin, geri dön. | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن تفعلي هذا، عودي. |
Beni her yerde takip etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن تتبعيني إلى كل مكان. |
Bir şeyleri saklamak saklamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ...لستِ مضطرة لأن تعرفين, لأن تخفي أي شيء |
Seni arıyor, Kara. Gitmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | (إنها تدعوكي للظهور ، يا (كارا لستِ مضطرة لأن تذهبي |
Ödemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مضطرة لأن ترديهم لي . |