Eğer buradan kurtulmayı başaramazsak sen de şunu bil yüzüne attığım yumruk için zerre kadar üzgün değilim. | Open Subtitles | حسناً، إن لم ننجح في الخروج من هنا أريدك أن تعرف فحسب أنني لست آسفاً على الإطلاق على لكمي لك بوجهك |
Sanırım rahip seni duyamadı. Bak, John, üzgünüm üzgün değilim, tamam mı? | Open Subtitles | آسف لأنني لست آسفاً يا ـ جون ـ |
Aslında, hayır üzgün değilim. | Open Subtitles | آسف. في الواقع، كلا، لست آسفاً |
Üzgün değilsin. Hiç hem de. | Open Subtitles | لست آسفاً على الإطلاق |
Üzgün değilsin, çünkü beni öldürmeyeceksin. | Open Subtitles | أنت لست آسفاً لأنك لن تقتلني |
O haberi yaptığım için üzgün değilim. Önemliydi. | Open Subtitles | لست آسفاً لكتابة ذاك المقال إنه هام |
Ben üzgün değilim. | Open Subtitles | وأنا لست آسفاً. |
Üzülme, ben üzgün değilim. | Open Subtitles | لا تأسف , أنا لست آسفاً |
üzgün değilim, çünkü senin hatan." | Open Subtitles | لست آسفاً لأنها غلطتك" |
üzgün değilim, çünkü senin hatan." | Open Subtitles | لست آسفاً لأنها غلطتك" |
Sana sahip olduğum için üzgün değilim evlat. | Open Subtitles | لست آسفاً أنني أنجبتك يابني" |
Tam olarak üzgün değilim, çünkü tam olarak benim hatam değildi. | Open Subtitles | rlm; لست آسفاً بشكل كلي rlm; |
üzgün değilim. | Open Subtitles | لست آسفاً |
Ben üzgün değilim. | Open Subtitles | لست آسفاً |
Ben üzgün değilim. | Open Subtitles | لست آسفاً |