Harika. Çok hoş. Çok beğeneceksiniz efendim. | Open Subtitles | ذلك عظيمُ ذلك لطيفُ أنت سَتَحْبُّ ذلك، سيدي |
Sadece senin için hoş birşey yapmak istemiştim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا فقط مطلوب جداً ليَعمَلُ شيءُ لطيفُ لَك. |
Doğum gününüz için hoş bir şey yapmak istedi. Patenci maymunları istememişsiniz. | Open Subtitles | أرادَ أَنْ يَعمَلُ شيءُ لطيفُ بعد رَفضتَ قرودَ التزلُّج. |
- Bence tatlı. Şu yan tarafta oturan çocuk kim ? | Open Subtitles | أعتقد انه لطيفُ أوه، أعتقد أنه محظوظُ بأنّه يَعِيشُ إلى جوارك |
Dairesi ancak yaşanabilecek bir yer, ama çocuk çok sevimli. | Open Subtitles | إنّ الشُقَّةَ صالحة للعيشُ بالكاد، لكن الرجلَ لطيفُ. |
Birine vurulman çok şirin. | Open Subtitles | أعتقد هو لطيفُ جداً عندما أنت عِنْدَكَ a إزدحام صَغير. |
Biriniz onun hakkında güzel bir şey söylemiş olsa hoş olurdu doğrusu. | Open Subtitles | تَعْرفُ، ماذا كَانَ لطيفُ إذا أحدكمِ كان يُمكنُ أنْ يَجدَ |
Yani, çocuk çok hoş ama.. konuşurken dikkatini bana vermiyor. | Open Subtitles | أَعْني، هو لطيفُ جداً، لَكنَّه مثل، عندما أَتكلّمُ، هو لا يَدْفعُ إنتباهَ لي. |
Jesse, bu çok hoş yani denemen bizi bir şekilde oraya çekmek istemen, ama yemeyiz . | Open Subtitles | جيسي، لطيفُ ان تُحاولُ الانضمام إلى صف فنِ الرقص ، لكنى اظن. |
Çok hoş. Şimdi dinle, tatlım. Buraya çocukları getiremezsin. | Open Subtitles | ذلك لطيفُ ، حبّيبى، لا تَستطيعُ جَلْب الأطفالِ هنا. |
Bir kereliğine akşam yemeğini yiyemeyecek kadar hoş. | Open Subtitles | هو لطيفُ أَنْ لا يَأْكلَ في المتعشي لمرة واحدة. |
Gerçekten çok hoş bir çift olmuşunuz çocuklar. | Open Subtitles | أردتُ فقط أن أقولَ أنتم حقاً تصنعونَ ثنائي لطيفُ |
- Mm-mmm. Çok tatlı ! - Bence, iyi bir çift olabilirsiniz. | Open Subtitles | إنه لطيفُ جداً أعتقد أنه بالإمكان أن تكونا ثنائيا جيدا، غرايس |
Kadınlar bebek ayakkabılarına bayılırlar. Çok tatlı olduğunu düşünürler. | Open Subtitles | تَحب النِساءُ أحذيةَ الطفل الرضيعِ يَعتقدونَ بأنّه لطيفُ |
Evet ama baksana çok tatlı. | Open Subtitles | نعم، لكن انظر ، انه لطيفُ جداً |
Evet, bunu yaptıklarında sevimli oluyorlar, değil mi? | Open Subtitles | أوه نعم، هو لطيفُ عندما هم يَعملونَ ذلك , huh؟ |
Bu sevimli. | Open Subtitles | أوه، حَسناً، ذلك لطيفُ. |
Hadi, Bijlee, çok sevimli. | Open Subtitles | تعال، بيجلي، هو لطيفُ جداً. |
Bu çok şirin baksanıza. | Open Subtitles | ذلك لطيفُ جداً. إنظرْ إليه. |
Bu çok şirin. | Open Subtitles | ذلك لطيفُ. ذلك لطيفُ. |
Tanrım, çok güzelmiş. | Open Subtitles | أوه، اللهي، هذا لطيفُ. |
Marta, seni yeniden görmek çok güzel. | Open Subtitles | مارتا، أنا لا أَستطيعُ إخْبارك كيف لطيفُ هو أَنْ يَراك ثانيةً. |
Çok naziksiniz Kralım, ama elimizden geleni yaparız. | Open Subtitles | ذلك لطيفُ جداً منك، ملك , لَكنَّنا نَعمَلُ ما نحن يُمْكِنُ أَنْ نَعمَلُ. |
Gelmen bile büyük incelik. Arayıp duruyorum. Claire'in doğum günü, ona kahvaltı hazırlamam gerekti. | Open Subtitles | لطيفُ منك أَنْ تَظْهرَ مع ذلك عيد ميلاد كلير، كَانَ على عمل فطورِها |
Oh - Bana anlattığın için çok naziksin. | Open Subtitles | ذلك لطيفُ جداً لكي تخبرني |