"لعابه" - Translation from Arabic to Turkish

    • Salyası
        
    • ağzı
        
    • salyalarını
        
    • salya
        
    • ağzının
        
    • tükürüğü
        
    • tükürük
        
    • salyalar
        
    • salyaları
        
    • Tükürüğünün
        
    • sulandı
        
    • salyasını
        
    • sulanıyor
        
    İşte bu yüzden Pavlov'un köpeğinin zil sesini duyduğunda Salyası akıyordu. TED أعني، أن هذا هو السبب في أن كلب بافلوف بدأ يسيل لعابه بصوت الجرس.
    Şunu anladım ki çıplak vücutlara bakan bir adamın ağzı memeleri ve bacakları gördüğünde sulanıyor. Open Subtitles فكرت في أنه إذا كان الرجل ينظر لمؤخرة عارية ويشاهد الأثداء والسيقان العارية فسيسيل لعابه
    Peki, eee şuan üstüme salyalarını akıtıyor yani gitmem gerek, ama seninle tanışmak güzeldi. Open Subtitles حسنا لعابه يسيل علىّ الآن لذا ضرورى أن أذهب لكن من الجميل مقابلتك
    Tüylü, her yere salya saçıyor ve onu son gördüğümde Open Subtitles مشعر و يسيل لعابه في كل مكان وآخر مرة رأيته،
    Aman! Şimdi de ağzının suyu akıyor! Open Subtitles ايغو هذا الفتى يسيل لعابه من رؤية الزهور
    Eğer o şeylerden biri kolunu ısırıp tükürüğü ile seni zehirlerse burda isin biter. Open Subtitles هل تعرف أنه إذا عضك أحدهم في ذراعك ،ونقل لعابه أليك فستأتي إلى هنا؟
    Evet. Adamın nefes verirken her tarafa tükürük saçtığını söyledi. Open Subtitles أجل تقول بأن الرجل كان يسيل لعابه عليه بالكامل , لقد كان يتنفس
    Aşağı baktım, ağzının köşelerinden salyalar damlıyordu. Open Subtitles أنا أنظر إلى أسفل، سال لعابه والقرف الخروج جانب من فمها.
    Ne zaman yanından geçse adamın salyaları akıyordu. Open Subtitles لقد كان عملياً يسيل لعابه عندما تعبر أمامه
    Onun Tükürüğünün hoş tesiri. Open Subtitles انها كمية بسيطة جميلة من لعابه
    Şimdi zar zor konuşabiliyordur ve sürekli Salyası akıyordur. Open Subtitles هو فقط يستطيع قول بعض الكلمات الآن ويسيل لعابه طوال الوقت
    Köpeğin Salyası kızın üzerinde kalmış ve laboratuvar köpeğin DNA'sında özel bir gen teşhis etti. Open Subtitles الكلب الذي ترك لعابه على الفتاة ووجد المختبر جيناً خاصاً في حمضه النووي
    Baksana, bayıldı. Salyası çocukların üzerine aksın istemiyorum. Open Subtitles إنّه فاقد للوعي، ولا أريد أن يسيل لعابه على الأطفال.
    Bir insan bunu ağzı sulanmadan söyler. Open Subtitles إنسان طبيعي كان سيقول ذلك بدون أن يسيل لعابه
    ağzı köpürse bile umurumda değil. Open Subtitles لايهمني إن كان لعابه يسيل من فمه الآن
    Haklısın. Her şeye salyalarını akıtıyor. Open Subtitles لقد فعل، أنت على حق لعابه يسيل على كل شيء
    Anlaşılan bütün gün televizyon karşısında salyalarını akıtarak oturan adamı çok iyi anlıyorsun. Open Subtitles من الواضح أنك أكثر دراية بالرجل الذي يسيل لعابه أمام تلفازك 24 ساعة يومياً - (دكتور (هاوس -
    Maalesef Herkül her yerime salya bulaştırdı. Open Subtitles اهلا وسهلا بكم. أخشى حصلت هرقل كلب سال لعابه في جميع أنحاء لهم.
    Rothsburgher yalısında bir kaçak mücevher dükkanının... ağzının suyunu akıtacak birçok değerli mal vardır. Open Subtitles قصر روسبرجير يجب يكون ممتلئ بالاشياء صاحب متجر المرتهن سوف يسيل لعابه أكثر.
    tükürüğü işe yarayabilir. Open Subtitles لعابه سيكون مفيد جداً
    Ağzım böyle şeyler için tükürük bile salgılamıyor. Open Subtitles إن لفمي لايستطيع حتى يسيل لعابه لهذه الأشياء
    Ağzından salyalar aktı. Open Subtitles حيث بدأ يسيل لعابه
    salyaları akıyor. Beyin ölümü mü gerçekleşti yoksa sadece gerizekalı mı oldu? Open Subtitles لعابه يسيل هل هو ميت دماغياً أو فقط متخلف ؟
    Tükürüğünün, kilo vermek için katalizör olduğunu iddia etmiş. Open Subtitles يدعي ان لعابه يخفف الوزن
    Sonra kıyafetlerini çıkardığını duydum ve birden ağzından iğrenç fantezilerinin salyasını akıtarak üzerime atlayıverdi. Open Subtitles سمعتهمسخلعثيابه.. وفجأةًوقفعليّ.. يسل لعابه بأفكار مريضة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more