Onunla iki hafta önce oynadım ve tüm Oyun tarzımı değiştirdi. | Open Subtitles | لعبت معه قبل اسبوعين وغيّرت طريقة لعبي بأكملها |
Oyun arkadaşım çıkış yolunu bulup bulamayacağımı görmek için beni bilerek köşeye sıkıştırmış. | Open Subtitles | "لقد رأى رفيق لعبي فرصةً ليحشرني في زاوية ويرى إن كنتُ سأجد مخرجاً" |
Benim oyunum daha iyi, biriyle evlenmek yerine onu yiyebiliyorsun. | Open Subtitles | حسنا، لعبي هو أفضل، 'سبب بدلا من الزواج من شخص، تحصل لتناول الطعام لهم. |
Venus'le oynamak kendimle oynamak gibi. Çünkü birbirimizle oynayarak, beraber çalışarak büyüdük. | TED | سيرينا: حسنًا، لعبي مع فينوس مثل لعبي مع نفسي، لأننا كبرنا ونحن نلعب ضد بعضنا البعض، كبرنا ونحن نتدرب معًا. |
Cidden, insanların oyunumu beğenmesi çok güzel. | Open Subtitles | أن الناس يحبون لعبي بهذا القدر ولكن سيكون هناك الكثير ... من اللاعبين الجيدين |
Bu benim eski kaskım kolejde oynadığım günlerden kalma. | Open Subtitles | هذه خودتي القديمة من أيام لعبي في الجامعي |
Şu ana kadar oyuncaklarım kristalin kökenini bulmakta başarılı oldu. | Open Subtitles | حتى الآن، حدّدت لعبي الطريق لاكتشاف أصل البلورة. |
Ve ne kadar kötü oynarsam oynayayım, ne denli sıçmış olursam olayım her zaman bana el salladığında her şeyin yoluna gireceğini bilirdim. | Open Subtitles | و مهما كان لعبي سيئاً او كيف كنت افسد الأمر دوماً حين اعلم انك تلوحين لي,يصبح الأمر على ما يرام |
Bunu anneanneme söylemek istemedim çünkü gitmemem gereken bir yerde Oyun oynadığım için başıma bela alırım diye korkuyordum. | TED | لم أكن أريد أن أقول لجدتي عن ذلك لأني كنت خائفا من تعرضي للمشاكل بسبب لعبي في مكان لم أكن من المفترض أن أتواجد فيه. بعد بضعة أيام، لاحظ مدرس الرياضة الكدمات، |
Fakat... Eski Oyun arkadaşlarımı oldukları gibi hatırlamayı yeğlerim. | Open Subtitles | "أفضّل تذكّر رفاق لعبي القدماء كما كانوا.. |
Bu geniş otlaklar, Benim eski Oyun alanımdı. | Open Subtitles | هذه الذكريات تعود لزمن لعبي في صغري |
Tüm tutkularımın peşinden koştum başarmak istediğim her şeyi başardım ve oyunum en üst aşamasındayım. | Open Subtitles | لقد تابعت كل واحد من بلدي المشاعر، لقد حققت كل شيء لقد أردت من أي وقت مضى لتحقيق، وأنا في أعلى جدا من لعبي. |
Bu benim oyunum olduğu için ve kuralları ben koyduğum için. | Open Subtitles | لأن هذا هو لعبي ، وأنا جعل القواعد. |
Poker oyunum için. | Open Subtitles | هو الحال بالنسبة لعبي لعبة البوكر. |
Yani bunu ona anlatamam fakat oynamak istememin tek sebebi, o. | Open Subtitles | أعني، لا أستطيع إخباره بذلك لكن هو السبب في لعبي |
Ayak fetişi olan bir iş adamını oynamak bana nasıl yardımcı olacak bilmiyorum ama varım. | Open Subtitles | لن يفيدكَ لعبي دور رجل الأعمال عاشق الأقدام لكنني موافق |
Elbette para kazanarak oynamak istiyorum! | Open Subtitles | بحقالجحيم,أجل ، وددتُ أن أتقاضى أجراً مُقابل لعبي. |
Sonunda oyunumu senin seviyene yükselttim Clark. | Open Subtitles | إستطعت أخيراً أن أرفع (لعبي إلى مستواك يا (كلارك |
Kendi oyunumu oynamalıyım. | Open Subtitles | حصلت لالتقاط لعبي. |
Çocukken oynadığım kıyafet oyunları sonucunda | Open Subtitles | خلال سنوات لعبي لتلبيس العرائس وأنا طفلة |
Bunlar oyuncaklarım. | Open Subtitles | هذه لعبي. |
Ne kadar iyi oynarsam oynayayım asla yeterli olmazdı. | Open Subtitles | مهمـا كان لعبي رائع لم يكن كافي أبداً |