Çalışkan bir işçiydi, ki bu da yeterince çalışan olmadığı için işimize geliyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعمل بجد , و كان مثاليا بالنسبة لعدم وجود عاملين كثر |
Kafalarının zerinde bir kürk yığını olmadığı için, çocukların acı çekeceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أشك في أن الأطفال ستعاني لعدم وجود ذيل من الفرو على رؤوسهم |
Sözünü dinleyecekleri bir rehber olmadığı için sürekli savaşmaktan bitkin düştüler. | Open Subtitles | وصار عالم البشر أكثر عنفاً وإندلعت حرباً تلو الأخرى لعدم وجود مرشدين يتم الإستماع إليهم |
Elbette burada bir kasıt olmadığından dolayı size sadece bir uyarı cezası verebiliriz. | Open Subtitles | لكن نظراً لعدم وجود سابقة لكم فلا شيء هناك في القانون يحرّمُ ذلك إنها ببساطة قرصة أذن |
Zorla girme izi de olmadığına göre eğitimli bir suikastçı olabilir. | Open Subtitles | و بالنسبه لعدم وجود دليل على الدخول عنوه, ربما نتعامل مع قاتل مأجور |
Sicili olmamasının mutlaka bir sebebi vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من وجود سبب لعدم وجود سجل لذلك. |
O soruşturmayı bana karşı kanıt yetersizliğinden kapatacak. | Open Subtitles | سوف تقوم بقفل التحقيق لعدم وجود الأدله الكافية ضدي |
Bakan Heller'ın, bugün burada bulunamadığı için özür dilerim. | Open Subtitles | اّسف لعدم وجود الوزير هيللر هنا اليوم |
Hiç yakın arkadaşım olmadığı için sıkıntılı olduğunu biliyorum o yüzden arkadaş bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت متوترة لعدم وجود أصدقاء مقربين لي لذلك كنت أحاول أن أقابل أحد |
Sonra vebayı tedavi edecek kimse olmadığı için o bölgeyi bombaladılar. | Open Subtitles | وبعد ذلك, لعدم وجود الوقت الكافي لمعالجة الطاعون, أسقطوا قنبلة على المكان |
Öte yandan, en iyi ajanlarımızdan bazıları aileleri olmadığı için çok iyi. | Open Subtitles | ومجدّداً، فإن أفضل عملائنا مُتفوّقين لعدم وجود إلتزام عائليّ لديهم. |
Söylentilere göre filmin olmadığı için film festivaline katılamıyormuşsun. | Open Subtitles | الإشاعات تقول بأنك اضطررت للانسحاب من مهرجان الأفلام لعدم وجود فيلم |
Dişimde hiç plak olmadığı için verdikleri şu plaket hariç tabii... | Open Subtitles | سوى اللوحة السوداء التي أعطوني إيّاها كجائزة لعدم وجود سواد. |
Odada havalandırma olmadığı için ne kadar şanslısın tahmin edemezsin. | Open Subtitles | لا تعرف كم أنتَ محظوظٌ لعدم وجود فتحة تهوية لهذه الغرفة. |
Ay'ın bir atmosferi olmadığı için meteorlar hiç hız kaybetmeden yüzeye çarparak toza dönüşürler. | Open Subtitles | نظرا لعدم وجود غلاف جوي، فإنها تتحطم على سطح القمر دون أي تخميد وتسحق في هذه العملية |
Ama onun yerine... daha iyi bir alternatifim olmadığı için rahip oldum. | Open Subtitles | بدلا من ذلك أنا أصبحت كاهنا لعدم وجود بديل أفضل |
Baban, sörf anılarını hatırlayabilmek için bir yer olmadığından şikayet ediyordu. | Open Subtitles | كان أبيك يشتكي لعدم وجود مكان لمخلفّات تجواله التذكارية. |
Sinirsel bir sorunu olmadığından bunu başta gözden kaçırdık. | Open Subtitles | استبعدنا هذا من قبل لعدم وجود أعراض عصبية |
Kafamıza nişan almış 50 kaleşnikofun olmadığına dua et. | Open Subtitles | فالتكن شاكراً لعدم وجود 50 كلاشينكوف موجه إلى رؤوسنا |
Ve tecrübelerime dayanarak şerifin burda olmamasının sebebinin ya olayı bilmemesi, ya da bilmek istememesi olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع أن أخبرك من خبرتي أن السبب الوحيد لعدم وجود المأمور معكم اليوم أما لأنه لا يعرف بأنكم هنا |
Kanıt yetersizliğinden ötürü sanık Yem Sek-jin'e açılan davalar resmî olarak reddedilse de mahkemeye saygısızlık niteliğinde fiil işlediği için 20.000 won cezaya çaptırılacak. | Open Subtitles | ..نظرا لعدم وجود أدلة، التهمه موجة ضد المتهم.. يم سيك جين |
Bakan Heller'ın, bugün burada bulunamadığı için özür dilerim. | Open Subtitles | اّسف لعدم وجود الوزير هيللر هنا اليوم |
Kasabanızın modern bir liseye sahip olmaması için bir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبباً لعدم وجود مدرسة ثانوية راقية في بلدتكم |