"لغزٌ" - Translation from Arabic to Turkish

• gizem
• bilmece
• gizemdir
• çözemiyorum

Fakat bütün bu keşiflere rağmen, senin bile hala açıklayamadığın bir gizem var.
لكن بعد كل هذه الشروح فلا يزال هناك لغزٌ لم توضحه

Öyle bir gizem ki, ben Hercule Poirot bile asla çözemeyecek.
لغزٌ حتى أنا هيركيول بوارو لا أستطيع أن أحله

Orada görüşürüz. Ah! Bu tam bir gizem, dürüst olmak gerekirse.
أراكما هناك هذا لغزٌ كبير بكل صراحة

İkincisi daha ilginç. Hatta bir bilmece.
الرسالة الثانية أكثر تشويقاً بل إنه لغزٌ بالحقيقة

İşte en büyük bilmece bu: Termodinamiğin ikinci yasası tarafından yön verilen bir evrende demin size bahsettiğim - beni, sizi ve hatta bu toplantı salonunu da içine alacak kadar büyük-- karmaşık yapıları üretmek nasıl mümkün olabiliyor?
إذاً ها هو لغزٌ كبير: في كونٍ يحكمه القانون الثاني للثرمودينامكا، كيف يمكن توليد ذاك الصنف من التعقيد الذي وصفتُه ــ الصنف المتمثل فيكم وفيّ و في قاعة المؤتمرات؟

Aşk keşfedilmesi gereken bir gizemdir.
الحبّ لغزٌ يجب اكتشافه.

Ben de kendimi çözemiyorum efendim.
مثلما أنا لغزٌ لـنفسي، ياسيدتي.

gizem çok kibar bir deyiş kaldı Gina.
و "لغزٌ" هو أقل ما يمكن قوله يا جينا

Güvenin bana, bay Peck, bu aslında çözmeyi istemeyeceğiniz bir gizem.
لكن صدّقني يا سيّد (بِك)، هذا لغزٌ لستَ تريد حلّه.

Evet! Ortada bir gizem olduğu için...
أجل، وبما أنّ بحضرتنا لغزٌ غامض...

gizem kısa sürdü.
كان هذا لغزٌ قصير

Bir deniz yeşili renginde gizem olan Uranüs.
اورانوس" - وهو لغزٌ زمردي"

Bazı destanlarda durdurmak için bir bilmece ya da gizli bir kelime vardır.
في بعض الحكايات، هنالك لغزٌ أو كلمة سرية... من المفترض بها أن تجبره على التوقف...

- bilmece yani.
إنه لغزٌ معقد نعم ..

Bu bir tür bilmece.
إنّه لغزٌ نوعاً ما

Sana bir bilmece soracağım.
لديّ لغزٌ لك

Doğası ise bir başka derin gizemdir.
و طبيعتها لغزٌ عميق آخر.

Esrarınızı çözemiyorum Üstat Gawain.
إنّك لغزٌ إليّ، يا أيها السيد (غواين).