| Aslında, buraya, ağaç evin kalabilecğeini söylemeye geldim. | Open Subtitles | في الواقع، لقد أتيت لأخبرك أن منزل الشجرة لن يتدمر |
| Artık benden kaçmana gerek olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنه ليس هناك حاجة للإختباء منى |
| Fakat hayır. Seni anladığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | لكن كلا، كلا لقد أتيت لأخبرك بأنني قد فهمتك. |
| Sana atölyende... makineleri açık bıraktığını söylemeye geldim sadece. | Open Subtitles | "لقد أتيت لأخبرك فقط أنك نسيت بعض الآلات في ورشة العمل" |
| Atölyede birkaç makine bıraktığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | "لقد أتيت لأخبرك فقط أنك نسيت بعض الآلات في ورشة العمل" |
| Buraya sadece içerinin çok güzel olduğunu söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أن الجو رائع هناك |
| Derrick Paulson'ın bütün suçlardan aklandığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أن ديريك (بولسون) تمت تبرئته من جميع التهم. |