"لك وأنت" - Translation from Arabic to Turkish

• senin
• zamandır
• sana
• sen de

senin için dua ediyorum. Biliyorsun, her gün sana dua ediyorum.
أنصت، أنا أدعو لك وأنت تعرف ذلك أدعو لك بكلّ يوم.

- senin o golü kaçırdığın zamanki resmin var bende
شاهدت صور لك وأنت تفشل في تحقيق ذلك الهدف

Ne zamandır FBI ile birlikte çalışıyorsunuz?
حسنٌ، كم لك وأنت تعمل مع مكتب التحقيقات الفيدراليّ ؟

Ne zamandır uyuşturucu kullanıyorsun?
كم لك وأنت تتعاطى المخدرات ؟

Shanti büyük güzel kahVerengi gözlerini kırpıştırdı sen de onu köye kadar takip ettin.
شانتي تغمز بعينها البنية الجميلة لك وأنت تتبعها إلى القرية

7 benim için, 7 senin için, kalanı da senin... ..çünkü seni gördüğümden beri ayakta zor duruyorsun.
سبعة لي و سبعة لك, وأنت تأخذ ما تبقى لأنك منفعل علي مذ قابلتك

Çünkü o hala senin, Ve sen kızgınsın... çünkü sana sormadan onu Michael'a verdik, değil mi?
لأنه ما زال لك وأنت منزعجة لأننا أعطيناه إلى مايكل بدون إخبارك، أليس كذلك؟

Tina bilmiyor ama ben onun sana senin de ona âşık olduğunu biliyorum.
تينا لا تَعرف لكنى اعرف بأنّها عاشق لك وأنت تَعْرفُ هذا أيضاً

Gerçek onu görebilenlere açıktır. Bu çocuğun senin olduğunu gördüğüm gibi.
الحقيقة واضحة لمن يرونها كرؤيتي لك وأنت تملكين تلك الطفلة

Geçen gün Venedik'te köprünün altında senin fotoğrafını çekmeye çalışıyordum, hemen sen benim fotoğraf çeken halimin fotoğrafını çekmeye başladın.
في البندقية عندما كنت ألتقط صور لك وأنت تحت الجسر قمت أنت بأخذ الكاميرا وبدأت التصوير

The Telegraph senin Çin Seddi üzerinde oturan bir karikatürünü çizerek uzaydan görülebilen yegâne boktan politikacı olduğunu ima etmiş.
هناك صورة رسوم متحركة لك وأنت على سور الصين العظيم أعتقد إنه أنت الوحيد الذي سيرى من الفضاء الخارجي

Sen ne zamandır buradasın?
كم مضى لك وأنت هنا ؟

Tamam, peki ne kadar zamandır buradasın?
حسناً، كم لك وأنت هنا ؟

Ne zamandır beni tanıdın?
كم لك وأنت تعرفني؟

Ne zamandır bulaşıkları yıkıyorsun?
كم لك وأنت تقوم بغسل الصحون؟

Komiser Platt'ı ne zamandır tanıyorsun?
كم لك وأنت تعرف الرقيب بلات؟

Ne zamandır madende değilsin?
كم مضى لك وأنت خارج المنجم؟

sana bilmediğin bir şeyi söylemiyorum ki.
ما الذى بوسعى أن أقوله لك وأنت لا تعلمه؟

-Çocuk sana ne kadar iyi davrandı. Sen ise daha kötü davranamazdın.
انه لطيفَ كلياً بالنسبة لك وأنت مغفلة كبيرة.

Bir kaç bilgi toplayacağım, sana göndereceğim, ve sen de onlara verebilesin.
إذا، فأنا سأجمع بعض المعلومات، إعطيها لك وأنت بدورك تسلمها لهم.