Düğüne gelip, seni tebrik etmesini istediğin insanlara verilen şey. | Open Subtitles | انها دعوه للأشخاص الذين تريدين ان يحضرو للزفاف و يهنئونك |
Birisi uçağı havaya uçuran insanlara para aktarmışım gibi göstermiş. | Open Subtitles | أحدهم جعلها تبدو وكأنني نقلت النقود للأشخاص الذين فجروا الطائرة |
Bir gün, tekno müzik dinleyen insanlar için bir tedavi bulunacağını umuyorum. | Open Subtitles | وفي إحدى الأيام تمنيت الحصول على علاج للأشخاص الذين يستمعون إلى التكنو |
Ölmekte olan insanlar için hayatın gerçekte nasıl olduğunu birinin söylemesi gerek. | Open Subtitles | لابد لشخص ما أن يقول بماذا تمثل الحياة الآن للأشخاص الذين يموتون |
Sadece Honey değil, maymunların çoğu daha fazla veren kişilere gitti. | TED | ولكن ليس فقط هني، معظم القرود ذهبت للأشخاص الذين يمنحوهم أكثر. |
Tanıdıkları insanların ilginç hayatları hakkında ufak sırları değiş tokuş etmektir. | Open Subtitles | تبادل حكاياتٍ نصف مثيره تتعلق بالحياة النص مثيره للأشخاص الذين يعرفونه |
Burası sadece bankaya para yatıracak insanlar içindir. | Open Subtitles | هذا الطابور للأشخاص الذين يملكون أموالاً في المصرف فقط. |
Bir şey gördüğümüzde, bir şey söylemek için cesaretimiz olmalı, sevdiğimiz insanlara bile. | TED | عندما نرى شيئًا ما، علينا أن نتحلى بالشجاعة لقول شيء ما، حتى للأشخاص الذين نحبهم. |
Yine, buradaki hedef sadece sahip olduklarını insanlara satmak değil; buradaki hedef inanan insanlara senin inandığını satmaktır. | TED | ليس الهدف هو البيع للأشخاص الذين يحتاجون ما لديك، إنما الهدف أن تبيع للأشخاص الذين يؤمنون بما تؤمن. |
Hayatlarının karmaşık bir döneminde insanlara kalacak bir yer sağlamak Norveç hükümetinin büyük bir cömertliğiydi. | Open Subtitles | إنه لكرم من حكومة النرويج أن توفر مسكنًا.. للأشخاص الذين يمرون بفتراتٍ عصيبة خلال حياتهم |
Sevdiğim ve güvendiğim insanlara ne olduğunu anlatabilmek için. | Open Subtitles | لكي أفسر للأشخاص الذين أحببتهم وأخبرهم من جانبي بما حدث |
Hayatımdaki insanlara ne olduğunu bilmek hakkım! | Open Subtitles | أستحق أن أعلم ماذا حدث للأشخاص الذين كانوا في حياتي |
Ölmekte olan insanlar için hayatın gerçekte nasıl olduğunu birinin söylemesi gerek. | Open Subtitles | لابد لشخص ما أن يقول بماذا تمثل الحياة الآن للأشخاص الذين يموتون |
Çünkü senin istemediğin şeyleri isteyen insanlar için zamanın yok. | Open Subtitles | لأنكِ لا تملكين وقتًا للأشخاص الذين يريدون أشياءً لا تريدينها. |
Ama durumun ne olduğu, ya da hatta, bunu duyan insanlar için ne anlam ifade ettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. | TED | ولكن لم تكن لدي أدني فكرة عن محتوى ذلك أو حتى ما كان ذلك، يعنيه للأشخاص الذين سمعوه. |
Bence dünyanın şu an ihtiyacı olan şey atletik kabiliyeti sıfır olan insanlar için Olimpiyat yapmak. | TED | أعتقد بأن ما يحتاجه العالم الآن هو دورة أولمبياد للأشخاص الذين ليس لديهم أية قدرة رياضية. |
Biz öğretmenler ümit veren kişilere bunu yaparız. | Open Subtitles | انت تعلم، ان المدرسون يقومون بذلك للأشخاص الذين يثقون بهم |
Genelde dikkat eksikliği olan kişilere yazılır. | Open Subtitles | للأشخاص الذين يعانون من إضطراب نقص الإنتباه. |
O pislik, yaşayan insanların eşyalarını alıyor. Niye yapsın ki bunu? | Open Subtitles | ذلك الوغد، لديه ممتلكاتٌ للأشخاص الذين لا يزالونَ يعيشون، لماذا برأيك؟ |
Babam "elbiseler, bizim gibi insanlara ne yapacağını söyleyen insanlar içindir" derdi. | Open Subtitles | لو كان والدي هنا سيقول بأن الثياب للأشخاص الذين يحكموننا |
Standartlarına uygun olduğuna karar verdiği kişilerle görüşüyor. | Open Subtitles | ويفتح عينيه وإذنيه فقط للأشخاص الذين يناسبون معاييره |
bütün yapmamız gereken aslında yardım ediyor olmamız gereken insanları dinlemek, onları karar mekanizmasının bir parçası haline getirmek, ve sonra tabi ki, uymak. | TED | كل ما علينا فعله هو الإصغاء للأشخاص الذين من المفترض أن نساعدهم لجعلهم جزءا من عملية اتخاذ القرار ثم بالطبع ليتأقلموا. |
Bu konuyu sürekli açar, çünkü belli ki bu grup, hokeyi epey iyi oynayan insanlardan oluşuyor. | Open Subtitles | إنّه يذكر ذلك كثيرا لأنّه من الواضح انّ تلك المجموعة تعتبر مجموعة مساندة للأشخاص الذين يلعبون الهوكي بشكل جيّد |
Benim takımımda takım oyuncusu gibi olmayan kişilerin yeri yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك مكان للأشخاص الذين لا يستطيعون الانتماء لفريقهم في فريقي |