Sonraki sekiz ay boyunca da George W Bush için işler iyiye gitmedi. | Open Subtitles | وطوال الثمانية شهور التالية لم يحدث أي تحسن للأمور مع جورج دابليو بوش |
Tedavi eksikliğinde işler kötüye gidebilir. | TED | يمكن للأمور أن تتدهور بسرعة في غياب العلاج. |
Hayır, bu sadece değişik bir perspektif. olaylara kadın gibi bakmayı öğreniyorum. | Open Subtitles | لا، إنه منظور مختلف أصبحت أعرف وجهة نظر النساء للأمور |
Hayır dostum, kendini onun yerine koy. olaylara onun açısından bak. | Open Subtitles | كلاّ، صديقي أنا أتحدث من وجهة نظره وكيفية رؤيته للأمور |
Ancak daha sonra yenilik ve yolsuzluk arasındaki ilişkiyi daha fazla öğrendikçe olayları daha farklı görmeye başladım. | TED | ومن ثم، كنتُ كلما تعلمتُ المزيد عن العلاقة بين الابتكار والفساد، كلما تغيّرت نظرتي للأمور. |
Önem verdiğin şeylere zaman ayır yoksa ne uğruna savaştığını unutursun. | Open Subtitles | خصص الوقت للأمور التي تكترث لأمرها، وإلا ستنسى لماذا تحارب أصلاً. |
Ama bunlar, hiç bilmediğim şeyleri fark etmeme neden oldu. | Open Subtitles | و لكن كل هذه الأشياء جعلتنى أتنبه للأمور الأخرى التى لا أعرفها |
Bu nedenle birçok insan olayların yüzeyinde kalmayı tercih ederler. | Open Subtitles | لهذا يفضل بعض الناس الاكتفاء بالشكل الخارجي للأمور |
İşlerin, birlikte olmadan önceki hâline dönmesini istiyorum- ...kalp kırıklıkları, sorunlar olmasın; | Open Subtitles | أريد للأمور أن ترجع لطبيعتها قبل أن نبدأ بالمواعدة لا مزيد من الضغينة لا مزيد من المشاكل |
Kurallar var. Mistik ve fantastik şeylerde bile. İnanç böyle işler. | Open Subtitles | هناك قواعد، حتى بالنسبة للأمور الخرافية والوهمية، كهذا يعمل الإيمان. |
Evet, belki işler daha iyi olabilirdi. | Open Subtitles | أنت تعرف ذلك، نعم، يمكن للأمور أن تصبح أفضل |
Al gülüm ver gülüm olmadan burada işler yürümez. | Open Subtitles | بدون الأخذ والعطاء لايمكن للأمور ان تسير هنا |
Bu işler daha kötüye gidebilir mi? | Open Subtitles | السؤال هو هل يمكن للأمور أن تصبح اســوأ ؟ |
olaylara sizin gibi bakmıyorum. | Open Subtitles | انا لا انظر للأمور كما تفعلون انتم يا جماعة |
Kafanı toplayabileceğin bir yer, olaylara daha farklı bakmayı öğrenebileceğin bir yer. | Open Subtitles | في مكان ينقي فكرك ربما يعطيكِ منظوراً جديداً للأمور |
Ama, olaylara iyi yönünden bakmayı hatırlamalısın. | Open Subtitles | ولكني أريدكِ أن تنظري للأمور مِن الجانب المُشرق |
Arkadaşlarınızdan birisi vurulduğunda olayları daha ciddiye alıyorsunuz. | Open Subtitles | بمجرد أن يقتل أحد أصدقائك تبدأ فى النظر للأمور بجدية أكبر |
Birisi senin olayları algılama şekline etki etmiş. Bu ciddi bir problem. | Open Subtitles | من الواضح أن شخص قد أثر على طريقة رؤيتك للأمور. |
Ve, kendi deneyimimce, çocuklar bilmedikleri, anlamadıkları veya onlara yabancı olan şeylere doğal bir merak duyarlar. | TED | ومن خلال تجربتي كما تعلمون فإن الأطفال فضوليون بطبيعتهم للأمور التي لا يعلمونها أو لا يفهمونها أو ما هو غريب عليهم |
Çok kötü. Olabilecek tüm kötü şeyleri düşünün ve ona kötülük dolu bir bavul ilave edin. | Open Subtitles | جداً، تخيلي كم يمكن للأمور أن تسوء ثم أضيفي عليها المزيد من السوء |
olayların bu raddeye gelmesi bir bakıma iyi oldu. | Open Subtitles | حسناً, سأقول لك أن هذا تحوّل إيجابي جداً للأمور |
Bu adam, işlerin doğal gidişatına engel olmaya kalktı. | Open Subtitles | حاول هذا الشخص إفساد .المجرى الطبيعي للأمور |