Yani onun akrabası olduğumu, deneysel olarak kanıtlamak için hiçbir yol yok. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد مجال للإثبات بطريقه عمليه إنى ذات صلة قرابه بها |
Sonra, ilk çocuğumuzun hatayla olmadığını kanıtlamak için bir çocuk daha yaptık. | Open Subtitles | ثم كان علينا انجاب طفل اخر للإثبات ان الاولى كانت مجرد غلطة |
Voliyi vuracağımız yatırım için teminatı olduğunu ispatlamak için. | Open Subtitles | للإثبات أنّ لديه ضمانات للإستثمار في صندوقي الإستثماري |
- Bunu ispatlamak için fazlası gerek. | Open Subtitles | حسناً، نحتاج المزيد للإثبات ذلك. |
Kanıt için Glamorgan'a bir ulak yollayın. | Open Subtitles | أخبر (غلامورغان) عن المرسول للإثبات |
Ama bir olayın gerçek olmasıyla ispatlanabilir olması çok farklı şeylerdir. | Open Subtitles | هناك ثغرة هناك فجوة بين ما هو صحيح و ما هو قابل للإثبات |
Bu tarihi geçmiş bir suçlama, kanıtlanamaz. | Open Subtitles | ومن هو المسؤول مؤرخة، غير قابلة للإثبات. |
Belki de bize gerçeği söylediğini kanıtlamak için yazdı. | Open Subtitles | لربّما بيانه للإثبات بأنّه يخبر الحقيقة. |
Tüm hayatın boyunca kendinle ilgilenebildiğini kanıtlamak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | في حياتك بأكملها أنت مضطر للإثبات ذلك يعني بأنك قادر على الأعتناء بنفسك |
Ortada belge olduğunda iftirayı kanıtlamak daha kolaydır. | Open Subtitles | لأن الادعاءات الباطلة أسهل للإثبات عندما يكون هنالك سجل |
Onların yanıldığını her zaman kanıtlamak zorundayım. Ama Charlotte'ta bunu yapamam. | Open Subtitles | ودائماً سأضطر للإثبات لهم أنهم على خطأ و لا أستطيع |
Bir defa kanıtlamak ve onları kibirli yapmak. | Open Subtitles | للإثبات مرّة وللأبد من منهما المتفوّق |
Bir defa kanıtlamak ve onları kibirli yapmak. | Open Subtitles | للإثبات مرّة وللأبد من منهما المتفوّق |
Seni uzaydan gelen yaratıkların kaçırdığını ispatlamak için yalan makinesine girmek ister misin? | Open Subtitles | أنت راغب للأخذ a إختبار كشف كذب للإثبات... أنت إختطفت بالمخلوقات من الفضاء الخارجي؟ |
Kanıt için Glamorgan'a bir ulak yollayın. | Open Subtitles | أخبر (غلامورغان) عن المرسول للإثبات |
Bir olayın gerçek olması ile ispatlanabilir olması çok farklı şeylerdir. | Open Subtitles | هناك ثغرة هناك فجوة بين ما هو صحيح و ما هو قابل للإثبات |
- Hiç kimse kanıtlanamaz olduklarını kanıtlayamadı. | Open Subtitles | لا أحد أثبت أنها "غير قابلة للإثبات" حسناً، هيّا! |