Dükkânda da çok iş vardı. Zaten ben iptal etmek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | إننا مشغولون جداً في الورشه , وكنت سأضطر للإلغاء على أي حال. |
Akşam yemeği rezervasyonunu kolayca iptal ederler. | Open Subtitles | أعني، تحفظات العشاء، فهي قابلة للإلغاء بسهولة. |
Bu gece bir arkadaşla buluşacaktım ama iptal etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كنت أنوي مقابلة صديقي الليلة و اضطررت للإلغاء معه |
Biliyorum ama eğleniyormuş gibi yapmak istemiyorum ve maalesef iptal etmek için çok geç. | Open Subtitles | أعلم، لكن لا أريد الإدعاء وكأني مستمتعة وفات الآوان للإلغاء. |
Kathryn, bu sadece bir maç. İptal etmen için geçerli bir mazeret değil. | Open Subtitles | كاثرين، إنها مباراة، ليست سبب مقنع لك، أنت تعلمين، للإلغاء. |
İptal ettirmenize gerek yok. Dakikalarınızı tüketin gitsin. | Open Subtitles | لست مضطرة للإلغاء فقط استعملي دقائقك |
- Hayır, bir şey iptal edilmedi. - Rahatladım. | Open Subtitles | كلَّا، لم يلغَ شيء، فلا يوجد أي شيء للإلغاء - هذا مُطمئن - |
Reaper'a mahalle günü partisini iptal etmesini söyleyeceğim. | Open Subtitles | أخبر ريبير. للإلغاء حفلة يوم التأسيس |
Bakan'a iptal etmek zorunda kaldığımı söyleyin. | Open Subtitles | أخبري الوزير أني اضطررت للإلغاء |
İptal etmek için arama ihtimaline karşı. | Open Subtitles | تحسُّبًا ما إذا كانت تتّصل للإلغاء. |
Gezin iptal edildiği için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف للإلغاء رحلتك |
En azından Doktor son dakikada randevuyu iptal ettim diye ceza kesmemiş. | Open Subtitles | -شكراً لكِ . على الأقل الد. (كوزواي) لم تُحاسبني للإلغاء في اللحظة الأخيرة. |
- İptal etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | إضطررت للإلغاء. |
Son anda iptal etmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | اضطررت للإلغاء عند اخر دقيقة |
Tatlım, Stuart iptal etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | يا عزيزتي، (ستوارت) اضطر للإلغاء. |