| Uygun şartlar oluştuğunda, büyük bir şevkle yiyecek aramaya çıkarlar. | Open Subtitles | ,وعندما تصبح الظروف ملائمة تنطلق بلهفة للبحث عن الطعام |
| O ve birkaç kişi daha yiyecek aramaya gitti. | Open Subtitles | هي وإثنان من الرجال خروجوا للبحث عن الطعام |
| Henüz yiyecek aramaya gidemez. | Open Subtitles | ولا تستطيع ترك صغيريها للبحث عن الطعام |
| Gecelerini, güvenli oyuklarda geçirip sabah yiyecek aramak için yola koyulurlar. | Open Subtitles | يقضون لياليهم في الكهوف الآمنة يخرجون كلّ صباح للبحث عن الطعام |
| Yazdığına göre tayfa karanın iç kısımlarına su ve yiyecek aramak için girmeyi reddetmiş. | Open Subtitles | يقول أن الطاقم قد رفض النزول إلى اليابس للبحث عن الطعام والمياة العذبة |
| Arada bir yemek bulmak için başka yerlere giderler. | Open Subtitles | لذا فى بعض الأحيان يذهبون للبحث عن الطعام فى الأماكن |
| Arada bir yemek bulmak için başka yerlere giderler. | Open Subtitles | لذا فى بعض الأحيان يذهبون للبحث عن الطعام فى الأماكن |
| O halde bir yere yiyecek bulmak için gitmek zorundasın. | Open Subtitles | إذن عليكِ أن تذهبي إلى مكان ما للبحث عن الطعام. |
| Her gece, anneleri yiyecek aramaya gidip, onları yanlız bırakır. | Open Subtitles | تخرج والدته كل ليلة للبحث عن الطعام |
| Dişiler bakıma muhtaç yavruları yüzünden karadayken, erkekler yiyecek aramak için denize açılabilir. | Open Subtitles | بينما تظل الإنثى على الأرض مع جرائها الغير مستقلين... فإن الذكر يمكن أن يلجأ للبحر للبحث عن الطعام... |
| O yiyecek aramak için dışarı çıktı. | Open Subtitles | خرج للبحث عن الطعام. |
| Yataklarımızı da getirmeliydik. yiyecek bulmak için bu yoldan geçtiklerine emin misin? | Open Subtitles | ـ كان يجب علينّا إحضار الأغطية ـ أأنت واثق إنها الطريقة المناسبة للبحث عن الطعام هُنا؟ |
| Şu an, topraklarının uzak köşelerinde yiyecek bulmak zorunda. | Open Subtitles | إنها مضطرة للبحث عن الطعام بالبقاع البعيدة في منطقتها |