İşte Dani. Onunla konuşmam lâzım. O da listemde. | Open Subtitles | هيي , تلك داني , أحتاج للتحدث إليها , هي بلائحتي |
12 yaşında. Onunla konuşmam gerek. | Open Subtitles | إنّها بالـ 12، أحتاج للتحدث إليها. |
Onunla konuşmam lazım. Seninle de. | Open Subtitles | أحتاج حاقاً للتحدث إليها ومعك. |
onunla konuşmaya gideceğim. İşim bitince seni bulurum. | Open Subtitles | سأذهب للتحدث إليها سآتي للبحث عنك عندما انتهي |
Toplantıdan sonra Bayan Marks'a biraz sinirlendim ve onunla konuşmaya gittim. | Open Subtitles | بعد ذلك التجمع، كنتُ غاضب نوعاً ما من السيدة (ماركس) لذا ذهبت للتحدث إليها. |
Katil gibi görünmüyor. Gidip onunla konuşalım. | Open Subtitles | لا تبدو كقاتلة دعنا نذهب للتحدث إليها |
Önce bir onunla konuşalım. | Open Subtitles | ليس حتى نحظى بفرصة للتحدث إليها. |
Arkasından onunla konuşmak için koştum ama asansör kapısı kapandı. | Open Subtitles | ركضت حتى نهاية الرواق للتحدث إليها... ولكن باب المصعد أُغلِق... |
Onunla konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | إنني بحاجة ماسة للتحدث إليها. |
Onunla konuşmam gerek. | Open Subtitles | أحتاج للتحدث إليها. |
Onunla konuşmam lazım. | Open Subtitles | أحتاج للتحدث إليها |
Onunla konuşmam gerek. | Open Subtitles | -أحتاج للتحدث إليها |
Peder Daniels onunla konuşmaya geldi. | Open Subtitles | الكاهن (دانيلز) قدِم للتحدث إليها |
Frankie'yi alıp onunla konuşmaya giderim. | Open Subtitles | سأصطحب (فرانكي) للتحدث إليها |
Önce bir onunla konuşalım. | Open Subtitles | -لا، ليس بعد . ليس حتى نحظى بفرصة للتحدث إليها. |
Hayward'ı bulmamız için en iyi şansımız o. İkimiz gidip onunla konuşalım. | Open Subtitles | إنها فرصتنا المثلى للعثور على (هايوارد) أنت وأنا سنذهب للتحدث إليها |
Dışarı çıktığı zaman onunla konuşmak için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | وعندما تخرج.. قد يكون الوقت مناسب للتحدث إليها.. |