Ve bu durumun iyileştirilmesi için, toplumdaki kararlılık ve süreklilik için birlikte çalışmamıza izin verin. Teşekkürler. | TED | ودعونا نواصل العمل معاً للتحسين هذه الحالة، و الإستقرار والإستدامة في مجتمعنا. شكراً لكم. |
Sınırları aşar ve daha iyi olmamız için çok geç olmadığını bize hatırlatır. | Open Subtitles | وتعطي الفرد الأمل إنه لم يفت الوقت بعد للتحسين من أنفسنا |
Pekâlâ evlat, onları sinirlendirecek bir şeyler yap fakat kaçmak için de fırsat kolla. | Open Subtitles | حسناً يا فتى، افعل شيئاً مزعجاً، ولكن اترك لنفسك مجالاً للتحسين |
Kemik iyileşmesini hızlandırmak için hiberbarik oda ve fizyoterapi makineleri kullanıyor. | Open Subtitles | ،إنه يتعالج في غرفة تتوفر على الضغط العالي ،آلات للعلاج الطبيعي للتحسين من حالة العظام |
O odaların iyileştirmek için olduğunu bilmesi gerek. | Open Subtitles | حسنا ، كانت في حاجة إلى معرفة إذا كان هناك مجال للتحسين. |
Pekala, bunu o yazdıysa, bu denklemi neyi en iyileştirmek için kullandığını sormak isterim. | Open Subtitles | حسناً، لو كتب هذا، فإنّي أودّ سؤاله لأيّ غرض كان يستخدم المُعادلة للتحسين. |
Sanatını ustalaştırdığı için daha geliştirilecek bir şey olmadığını düşündük. | Open Subtitles | لقد إفترضنا أن سبب ذلك أنه قد أتقن حرفته و أنه لم يعد هناك مجال للتحسين |
Bir şeyleri eksik bırakmak onu ilginç kılar ve büyüme için hala yer olduğu hissiyatını yaratır." | TED | جعل شيء ما غير كامل، يزيده أهمية. و يعطينا إحساسا بأنه هنالك مجال للتحسين." |
Birşeyleri eksik bırakmak onu ilginç kılar ve büyüme için hala yer olduğu hissiyatını yaratır." | TED | جعل شيء ما غير كامل، يزيده أهمية، و يعطينا إحساسا بأنه هنالك مجال للتحسين." |
"Bu iyi, Lois. Bu gelişmek için bize halen 2 puan bırakıyor." | Open Subtitles | "هذا أمر جيد، لويس أن يترك نقطتين للتحسين." |
O zaman her tür için, ne kadar korkunç olurlarsa olsun, düzelmeleri için şans var. | Open Subtitles | AHHH. ثم في كل الأنواع, بغض النظر عن مدى فظاعة, هناك مجال للتحسين. |
Neden insanlar sürekli gelişmek için çaba gösteriyor? | Open Subtitles | لم يسعى البشر دائماً للتحسين ؟ |
Derler ki, her zaman gelişim için bir yer vardır. | Open Subtitles | لكن , هناك دائما مجالا للتحسين |
Evet, ustalaşmak için beta bloklayıcı alırdı. | Open Subtitles | أجل، كان يتعاطى حاصرات الـ"بيتا" للتحسين من أدائه. |
İnşaatçı Brandon, Duvar'ın güneyindeki tüm bu araziyi, yardım ve destek için Gece Nöbeti'ne vermiş. | Open Subtitles | أعطاها (براندون) المنشئ للحرس الليلي جنوب الجدار، "{\pos(195,70)}"(براندون) المنشئ ( أحد ملوك الشمال واكتسب اسمه لأنه من بنا الجدار) كوسيلة للتحسين والدعم ... |