Evet, bina, bu sabahki saldırıları planlamak için teröristler tarafından kullanılmış. | Open Subtitles | نعم، المبنى كان يستخدم من قبل الإرهابيين للتخطيط لهجمات هذا الصباح |
Ve bu fikir aklıma kışın geldiğinden, planlamak ve temel olarak yap-bozun parçalarını oluşturacak farklı yerleri bulmak için birkaç ay olduğunu biliyordum. | TED | وبمجرد أن خطرت لي هذه الفكرة في الشتاء أدركت أن أمامي عدة أشهر للتخطيط لإيجاد الأماكن المختلفة لتجميع قطع اللغز |
Bu işbirliği kabiliyetinin iktisadi planlama ve pek çok başka alana ilginç etkileri bulunmaktadır. | TED | لهذه القدرة على التعاون تطبيقات مثيرة للاهتمام للتخطيط الاقتصادي و العديد من المجالات الأخرى. |
Ve ortalama olarak sadece bunların inşaat süresi, tüm planlama zamanları hariç, 7.1 sene. | TED | والمتوسط، فقط لوقت التشييد لهذه، هو 7.1 سنة إضافة لأي أوقات للتخطيط. |
Bunların farklı bir dünya için plan yapmaya kendimizi yetkili hissettiğimiz zaman neler yapılabileceği konusunda ilham verici örnekler olduklarını düşünüyorum. | TED | هذه امثلة حية عن ماذا بوسعنا ان نفعل عندما نشعر بأننا مخولين للتخطيط لعالم سيكون مختلفًا. |
Hiçbir şey olmamış gibi davranacağız, ve mermerden banyomuzu planlamaya geri döneceğiz. | Open Subtitles | سنقوم بالتظاهر بأن هذا الأمر لم يحدث قط، ونعود للتخطيط بدش الرخام لدينا. |
Ne oldu, tatil planı yapmak dikkatini mi dağıttı? | Open Subtitles | ما الأمر، مُشتت للغاية للتخطيط لعطلتك القادمة؟ |
Çorba duşu gibi dâhice şeyler planlayacak kadar zamanımız olmayacak. | Open Subtitles | و لكننا لن نتمكن من السهر معا للتخطيط لخطة عبقرية مثل خدعة حمام الحساء |
planlamak için bu kadar emek verdiğin bu güzel geceyi mahvettim. | Open Subtitles | أنا خربت هذه الليلة الجميلة التي عملت بجد للتخطيط. |
Almanya, her zaman birçok cumhuriyetçinin devrim planlamak için kullandığı iyi bir yer olmuştu. | Open Subtitles | كانت ألمانيا ، وبالنسبة لعدة جمهوريات المكان المثالي للتخطيط لثورة |
Bir düğünü düzgün bir şekilde planlamak bir buçuk yılını alıyor. | Open Subtitles | يتطلب الأمر عاماً و نصف للتخطيط لزفاف مناسب |
Bir düğünü planlamak bir buçuk yıl sürüyor. | Open Subtitles | يتطلب الأمر عاماً و نصف للتخطيط لزفاف مناسب |
İyi haber, bunu planlamak için fazlasıyla vaktin olacak. | Open Subtitles | الخبر السار أن لديك متسع من الوقت للتخطيط لذلك |
Umarım planlama şefi olarak çabaları satrançtaki gibi başarılı olur. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون جهوده كـ مدير للتخطيط أن تستمر فى النجاح مثل الشطرنج |
İzleme planlama ister. Bölgeyi araştırırsın. | Open Subtitles | المراقبة تحتاج للتخطيط حتى تتمكن من إكتشاف المنطقة |
İç stratejik planlama için bir tanesini neden kendi bünyemize katmıyoruz? | Open Subtitles | مثل شركتكم لما لا نستحوذ علي واحدة للتخطيط الاستراتيجي الداخلي؟ |
Ona ihtiyacı olduğunu söylüyorum, plan yapmak, koordine etmek, tehditleri algılamak ve onların üstesinden gelmek için. | Open Subtitles | انا اقول انه يحتاجها, للتخطيط, والتنسيق, لتحديد التهديدات والتعامل معها. |
Bu iş için, zaman, plan ve kaynak gerekir. | Open Subtitles | وبعد ذلك هرّبوه من قاعة المحكمة ذلك يستغرق زمناً طويلاً، وموارد للتخطيط |
Eğer eve vardıklarında plan yapacak vakitleri kalırsa, yazık olur, evet. | Open Subtitles | إنه سيكون مؤسف إذا هم وصلوا إلى البيت مع الوقت للتخطيط , نعم |
Sıra düğün planlamaya geldiğinde hep burada her adımda yanımda olacağını düşünürdüm. | Open Subtitles | لطالما افترضت أنه، إن وعندما كان هناك وقت للتخطيط لزواج، فإنها ستكون متواجدة هناك، |
Belki şimdi buradan çıkmak için oyun planı yapmaya başlamak gerek. | Open Subtitles | ربما قد حان الوقت للتخطيط لطريقة خروجنا من هنا |
Yakalandığımdan haberi olmadığından sorgusunu planlayacak vakti yok. | Open Subtitles | لن يكون لديه إشعار مسبق بالقبض علي لن يكون لديه وقت للتخطيط لإستجوابي |
Yani, ben daha önce yaptığım da, Planlaması haftalar sürmüştü. | Open Subtitles | اقصد, عندما كنت اعملها بالماضي,تتطلب اسابيع للتخطيط لها |
General Carnaby ikinci cephe planlamasını yürüten... üst düzey koordinatörlerden biri. | Open Subtitles | جنرال "كارنبي" هو احد القادة المنسقين للتخطيط للجبهه الثانية |