"للتفاوض" - Translation from Arabic to Turkish

    • pazarlık
        
    • pazarlığa
        
    • açık
        
    • müzakere
        
    • anlaşma
        
    • görüşmek
        
    • anlaşmaya
        
    • tartışmaya
        
    • görüşmeye
        
    • müzakereye
        
    • konusunda
        
    • uzlaşmaya
        
    • tartışılabilir
        
    50,000 dolar eder. pazarlık gerektirmeyen baş döndürücü bir rakam. Open Subtitles ذلك 50 ألف دولار مبلغ مغري ولا يضع مجالًا للتفاوض.
    pazarlık etmeye niyeti olmasaydı size hiçbir şey teklif etmezdi. Open Subtitles ماكان ليعرض أيّ شئ .. لو لم يكن مستعداً للتفاوض
    Söylediğim miktarın pazarlığa açık olmadığını anlamanız gerekiyor. Open Subtitles يجب أن تفهم تماماً أن ما أقوله هو سعر غير قابل للتفاوض
    Yoksa her şey tartışılabilir ve... yoruma, belirsizliğe açık mıdır? Open Subtitles أم كل شيء قابل للتفاوض يترك تفسير غامض؟ من أنت؟
    Komutanım, ateşkesi müzakere etmek için kaptanınızın burada bulunmasını talep ediyor. Open Subtitles مرحباً قائدي يطلب حضور قبطانكم للتفاوض من أجل وقف إطلاق النار
    Kabilenin ihtiyarlarıyla konuştuk ve anlaşma yapmak üzere geliyorlar takas için. Open Subtitles لقد تحدثنا مع شيوخ قبيلتكم, إنهم قادمون هنا للتفاوض على المُبادلة
    -Herhangi bir fikrin var mı? Bunu görüşmek,benim çok zamanı aldı Open Subtitles هل لديك أي فكرة عن مدى لقد استغرق مني وقت للتفاوض
    Beni buraya anlaşmaya yollamış adamlardan sorumluyum. Open Subtitles أنّي مسؤول عن رجال الذين أرسلوني إلى هنا للتفاوض.
    Yüzdelikler için tartışmaya hiç niyetim yok benim. Open Subtitles ليس لدي وقت كاف للتفاوض لأساوم على النسب
    Hangi malı almak için pazarlık yapmaya geldiğini biliyor musun? Open Subtitles هل تعرف حتى ما هى البضاعه التى أرسلت للتفاوض عليها؟
    Tarrance bizim yerimize pazarlık yapacak. Open Subtitles تارنس لديه السلطة الكاملة للتفاوض نيابة عنا
    Benden 60 cmden daha fazla uzakta olmayacaksın,pazarlık yok. Open Subtitles ليس أكثر أبدا من 2 قدم بعيدا عنّي و هذا الكلام غير قابل للتفاوض
    Bu bir pazarlık değil, yani senin için sorun yoksa geri kalanı konuşabiliriz. Open Subtitles وهذا غير قابل للتفاوض.اذا كنت موافقا يمكن ان نتحدث لاحقا
    Bunu söylerken kastettiğim bireysel alımlar değil ama yine de artık pazarlık için çok daha geniş bir alan var. Open Subtitles و على هذا الأساس, مبيعات المنازل القديمة ..,تتم على أسسٍ فردية في حين يوجد مجال للتفاوض
    pazarlık yok. Çarpışmaya dört dakika kala atlıyorum. Open Subtitles هذا غير قابل للتفاوض سأسقط قبل الانفجار ب4 دقائق
    anlaşma pazarlığa açık değil. anlaşma geceyarısına kadar. Open Subtitles وهذا المبلغ غير قابل للتفاوض تنتهى الصفقه فى منتصف الليل
    Ve ayrıca filmin sonu için kendi finalimi de yapacağım ve bu pazarlığa açık değil. Open Subtitles وأريد الكلمة الأخيرة في المونتاج وغير قابل للتفاوض
    Ama onun yeteneklerine ihtiyaçları varsa eminim ki bu açık bir görüşme değildi. Open Subtitles ولكن اذا كانوا بحاجة لمهاراته ، أنا متأكد أنه لم يكن مفتوحا للتفاوض.
    Bir müzakere işareti vermemiz halkımızın moralini sıfıra indirir. Open Subtitles أي تلميحات للتفاوض ستدمر الروح المعنوية لشعبنا
    Sonra, anlaşma olmayacak. Open Subtitles بعد ذلك, لن تكون هنالك اتفاقات للتفاوض بها.
    Özür dilerim. Bir anlaşma yapmak için görüşmek istediğini söylüyor. Open Subtitles آسف , يقول أنه يريد أن يرتب لقاء للتفاوض على معاهدة
    Verdim, efendim. Binbaşı Davis, anlaşmaya daha çok istekli olduklarını söyledi. Open Subtitles فعلت سيدي , الميجور ديفيس قال انهم أكثر إتفاقاً وأصبحوا على إستعداد للتفاوض
    Ve ondan vazgeçmeyeceğim. Bu, tartışmaya açık değil. Open Subtitles وانا لن أتخلى عنها وهذا غير قابل للتفاوض
    Kaptan Barbossa... Saldırılarınıza son vermeniz için görüşmeye geldim. Open Subtitles ،القبطان باربوسا أنا هنا للتفاوض لوقف الأعمال العدائية
    Bu sebepten dolayı, bayanlar ve baylar, sizleri buraya bu şeffaf olmayan gizli güçleri basılı olarak ayıplayıp dürüst bir müzakereye geçilmesine teşvik etmek, onlardan önde durmalarını ve kiracılarının yaşamlarını umursamalarını istemek için davet ettim. Open Subtitles هنالك سبب أيها السيدات والسادة لدعوتي إياكم اليوم لحث هذه القوى الخفية للتفاوض بحسن نية
    Uyuşturucu taşıma konusunda kendi aralarında görüşecek zamanları bile olmamış üstelik böyle bir nakliye için ekipmanları da uygun değilmiş. Open Subtitles فهم لا يوجد عندهم وقت للتفاوض أو يقصدون أن يحركوه و هذه النقود .من
    Şüphesiz, yıllar boyu Fransızlarla uzlaşmaya çalışmasının bir ürünü. Open Subtitles إنها، بلا شك، نتاج لسنوات من محاولاته المضنية للتفاوض مع الفرنسيين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more