Eğer gerçeği söylemek gerekirse, aynı zamanda seninle konuşmak için döndüm. | Open Subtitles | حسناً، إذا كنت سأكون صريح تماماً، لقد عدت أيضاً للتكلم معك. |
Birisiyle oturup konuşmak zorunda olmamak çok güzel. | Open Subtitles | أمر لطيف أن تجلس برفقة أحد دون الحاجة للتكلم |
Bir çocukla ya da genç bir kadınla konuşmaya çalışan herkesi sıkıştırmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | نريدكم أن تستجوبوا كل شخص يقوم بالتوقف للتكلم مع طفل أو فتاة صغيرة |
Ben buraya can sıkıcı yasal prosedürleri konuşmaya gelmedim. | Open Subtitles | لم آت الى هنا للتكلم عن اتجراءات القانون الجنائى الممله |
Özel Tim'de çalışan biriyle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا بحاجة للتكلم مباشرة مع شخص ما من مقر التحقيق |
Hepsi başladığından beri bire bir konuşma fırsatımız olmadığının farkındayım. | Open Subtitles | أنا اعرف بأنه لم تكن هناك الفرصة للتكلم وجهاً لوجهة من بداية هذا الأمر |
Konuşacak kimsem yoktu.. İlgilenecek de. | Open Subtitles | لم اكن املك احد للتكلم معه لا احد للاعتناء بي |
- konuşmamız lazım, Peder. - Sorun nedir? | Open Subtitles | –انا بحاجة للتكلم معك, ايها الاب –ما الامر? |
Bu gece, yani bu akşam bir deprem olacak... bu konu hakkında birileriyle konuşmalıyım. | Open Subtitles | لا أفهم الليلة، سيحدث زلزال هذا المساء وأنا أحتاج للتكلم إلى أحد بشأنه |
Neden ki? Ondan bundan konuşmak için yanında ben varım. | Open Subtitles | أعني أنه لديك أنا للتكلم عن هذه الأشياء. |
Teyzen seninle konuşmak için geliyor. | Open Subtitles | حسناً,عمتك قادمة بالطائرة لهنا للتكلم معك |
En anne konuşmak gitmek ve kitap hakkında biliyorsanız görelim. | Open Subtitles | فلنذهب للتكلم مع أبواه و نرى إذا كانوا يعلمون شيئاً عن الكتاب |
Galiba bir doktorla konuşmaya ihtiyaçları var doktor. | Open Subtitles | يبدو أنهم يحتاجون للتكلم إلى طبيب أيها الطبيب |
Priox'u test eden laboratuarlarla konuşmaya yolladım. | Open Subtitles | أرسلتها للتكلم مع المخابر التي أجرت التحاليل على العقار؟ |
Ya kör kütük sarhoşsunuz ya da üstünüz bir subaya böyle küstahça konuşmaya cesaret edecek kadar delisiniz! | Open Subtitles | لابدّ وأنّك ثمل أو مجنون للتكلم مع ضابطٍ أعلى بهذه الطريقة، |
On dakika içinde geleceğimi söyle. Onunla gerçekten konuşmam lâzım. | Open Subtitles | أبلغه أني قادم في 10 دقائق أحتاج للتكلم معه |
Onunla konuşmam gerek ama, ben de numarası yok. | Open Subtitles | وأنا بحاجة حقاً للتكلم معه لكن رقمه ليس معي |
İşte bunun için sizinle konuşmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أترين, لهذا علمتُ أنكِ الشخص المناسب للتكلم معه |
Hala dünden beri sana neler olduğuyla ilgili konuşma şansımız olmadı. | Open Subtitles | نحن لم نحظى بالفرصة للتكلم بشأن ما جرى لكَ البارحة |
Dolu dolu bir adam. Konuşacak o kadar şeyimiz oluyor ki. | Open Subtitles | انه رجل روحاني جداً, لدينا الكثير للتكلم عنه |
Cidden, Nina, bazı şeyleri konuşmamız gerek. | Open Subtitles | جديا , نينا ؟ . نحن نحتاج للتكلم عن بعض الامور .. |
Ne yani yılın en önemli dini gününde bir tapınağa gidip iş mi konuşmalıyım? | Open Subtitles | عليّ الذهاب للكنيس في أقدس أيام السنة للتكلم في العمل؟ |
Onu çiftliğe götürür müsün? Ben Lex'le konuşacağım. | Open Subtitles | هل تأخذينه إلى المزرعة سأذهب للتكلم مع ليكس |
Bir akşam bir şişe içkiyle sana geleyim, oturup konuşalım. | Open Subtitles | يجب أن آت في أحدى الليالي مع زجاجة شراب ونجلس أنا وأنت للتكلم سوية |
Hepimiz konuşmalıyız. | Open Subtitles | اسمعي "بيث" نحن نحتاج لنتكلم مع بعضنا في الحقيقة , نحن نحتاج كلنا للتكلم |
Baba, Metropolis'e gitmenin hızlı bir yolu var. Lex'le konuşmalısın. | Open Subtitles | أبي هناك طريقة أسرع من ذلك لكن ستضطر للتكلم مع ليكس |
Bak, konuşman konusunda sana baskı yapmıyorum ama bazı şeyler gözümden kaçmadı. | Open Subtitles | انا لم اضغط عليك للتكلم حول هذا لكنني انتبهت لأشياء |