| Barlarda durmak, çalmak ve kızlar yok. | Open Subtitles | لا للتوقف في الحانات، لا للسرقات لا المزيد من الفتيات |
| durmak ve önyargılarımızı hesaplayıp sorgulamak mecburiyetinde kalıyoruz. | Open Subtitles | نحن مضطرون للتوقف و التساؤل عن الأضرار التي لحقت بنا |
| Affedersin. Çeki bozdurmak için durmak zorundaydık. | Open Subtitles | آسفة، إضطررنا للتوقف عند مكان صرف النقود. |
| Bölgemi fena halde böldüler, uyuşturucu satmayı bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد قسموا منطقتي بشكل سيء وأضطررتُ للتوقف عن بيع المخدرات |
| Henüz, yemek için Duracak durumda değilim. | Open Subtitles | هل تظننا أضعناهم ؟ لست مستعدا للتوقف في هذا الوقت |
| Bunu biliyoruz çünkü kalacak bir yer bulmak OSP dediğimiz optimal durma problemine bir örnek. | TED | نحن على دراية بالأمر لأن البحث عن سكن يعد مثالاً على مشكلة الظرف الأنسب للتوقف. |
| Durmaya fırsatım olmadı. | Open Subtitles | لك تكن لدي فرصة للتوقف. |
| Daha sonra da kanamanın durması için geçen zamanı ölçeceğim. | Open Subtitles | و سأحسب الوقت الذي تتطلبه للتوقف عن النزيف |
| Ve bunu durdurmaya niyetimiz olmadığını fark etmek hepsinden daha da çok acıtır canımızı. | Open Subtitles | .. ومن المؤلم أكثر أن ندرك أنه ليست لدينا أيّة نيّة للتوقف 637 00: 42: |
| Yol sahip olduğumuz her şeyle doluydu ve sonra biz benzin istasyonunda durmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | كل ما لدينا كان محملا في عربة النقل ثم إضطررنا للتوقف عند محطة البنزين تلك |
| Keşke kızı görüp durmak için üç şerit geçseymiş. | Open Subtitles | أفضل ان اقول انه قد رأها وانعطف عبر 3 مرات للتوقف |
| Gaz ile freni karıştırmış olmasaydım durmak için yeterli zaman vardı. | Open Subtitles | كان هناك وقت للتوقف لو أنني لم ألخبط بالدواسات. |
| Hiç durmak zorunda kalmamıştık. | Open Subtitles | إننا لم نضطر للتوقف أبداً من قبل |
| durmak zorundaydım, çünkü kardeşim kendini incitti. | Open Subtitles | اضطررت للتوقف لأن أختي وقعت هنـاك. |
| Burada durmak zorunda kaldım çünkü Harlem turu 2.25 tuttu ve bütün param o kadardı. | Open Subtitles | -اضطررت للتوقف هنا لأني قد اخذت بالفعل 2.25 دولار لمشواري من "هارلم" و هذه كانت جميع النقود التي بحوزتي |
| Görünüşe göre sigarayı bırakmak için yanlış hafta seçmişim. | Open Subtitles | يبدو انني اخترت الإسبوعَ الخاطئَ للتوقف عن التدخين. |
| Anlaşılan bali koklamayı bırakmak için yanlış hafta seçtim. | Open Subtitles | يبدو باني اخترت الإسبوعَ الخطاء للتوقف عن شَمّ الصمغِ. |
| Cevap vermem gereken bir sürü e-mail var, ve markette Duracak vaktim olmadı, | Open Subtitles | لا بد لي من الإجابة على مجموعة من رسائل البريد الإلكتروني ولم يكن لدي الوقت للتوقف عند السوق |
| Çünkü işin gerçeği, bu yola girdiğin anda Duracak mantıklı bir yer yoktur. | Open Subtitles | لأن الحقيقة هي ما إن تنزلي المنحدر فليس هناك مكان منطقي للتوقف |
| Ama bugün size söylüyorum, durma zamanı geldi. | Open Subtitles | و لكن اليوم أنا أقول لك أنه قد حان الوقت للتوقف سوف نعود |
| Durmaya hazırlanın! | Open Subtitles | -استعدوا للتوقف |
| Daha sonra da kanamanın durması için geçen zamanı ölçeceğim. | Open Subtitles | و سأحسب القوقت الذي تتطلبه للتوقف عن النزيف |
| - Belki de henüz durdurmaya hazır değilsindir. | Open Subtitles | لا يمكنني التوقف ربما لستَ مستعداً للتوقف بعد |
| Neden bir park yeri bulup karavanın içinde beklemiyoruz? | Open Subtitles | لمَ لا نجد مكان للتوقف و نمكث في العربة ؟ |