Ulusa Sesleniş'in bir sığınma kargaşası yüzünden gölgede kalmasını istemem. | Open Subtitles | لا أريد دولة الاتحاد أن يطغو عليها بعض النزاع للجوء |
CBP sizi göçmenlik mahkemesine çıkarmak için Hızlandırılmış Uzaklaştırma Prosedürü'nü zorlayacak ve sığınma davası açmanıza izin verecek. | Open Subtitles | سيتحتم على مصلحة حماية الحدود البدء بتعجيل الإجراءات لجلبك إلى قاضي الهجرة وجعلك تبرر حالتك للجوء |
CBP sizi göçmenlik mahkemesine çıkarmak için Hızlandırılmış Uzaklaştırma Prosedürü'nü zorlayacak ve sığınma davası açmanıza izin verecek. | Open Subtitles | سيتحتم على مصلحة حماية الحدود البدء بتعجيل الإجراءات لجلبك إلى قاضي الهجرة وجعلك تبرر حالتك للجوء |
Büyük Duvar'ın arkasında bir sığınak var, herkes korunacak. | Open Subtitles | أسعوا للجوء خلف أمان السور العظيم، هناك سنكون محميين |
1209'da Haçlı Seferi başladığında burası bir sığınak haline dönüştü. | Open Subtitles | عندما بدأ لتطهير كان عام 1209 كان مكاناً للجوء |
Şimdilik kendinizi siyasi mülteci olarak başvurmuş kabul edin. | Open Subtitles | الان , اعتبر نفسك متقدم للجوء السياسي في الولايات المتحدة |
12,000'den fazla mülteci, Sam Amca'dan iltica kararını bekliyor. | Open Subtitles | أكثر من 12,000 لاجىء ينتظرون للجوء من العمّ سام. |
- Eğer olsaydı, sığınmaya ihtiyacım olmazdı ! | Open Subtitles | - إن كان لدىّ واحداً, فلست بحاجه للجوء السياسى - |
Halkımızın çoğu gibi şiddete başvurmak zorunda kalmışsınız. | Open Subtitles | كحال الكثيرين في مجتمعنا. اُضطروا للجوء إلى التكتيكات العنيفة. |
Yasal olarak, efendim, sığınma talebini değerlendirmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | قانونياً يا سيدي نحن ملزمون بمعالجة طلبه للجوء |
Tüm köprüleri yıktığını fark ettikten sonra İsveç'e gitti, güvenlik polisiyle irtibata geçti ve sığınma talep etti. | Open Subtitles | أدرك أنّه قطع السبل على نفسه ذهب إلى "السويد" ، اتصل على شرطة الأمن وقدم طلباً للجوء |
Assange TV konuğundan sığınma hakkı talep etti. | Open Subtitles | "أسانج" سعي للجوء السياسي من ضيفِهِ التليفويونيّ السابِق. |
O bir savaş mültecisi ve sığınma hakkına ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه لاجئ من حرب، إنه بحاجة للجوء سياسي |
sığınma için gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم أأتى للجوء |
Burası bir kütüphane. Bir sığınak. | Open Subtitles | هذه مكتبة مكان للجوء |
Prophetess, bir ticaret gemisi, kölelerin kaçmasını sağlayan bir mülteci gemisi değil. | Open Subtitles | هذهِ سفينة تجارية وليست مكاناً للجوء العبيد الهاربين |
Orayla burası arasındaki tüm yerleşim yerleri boşaltılıyor ve insanlar mülteci olarak buraya geliyorlar. | Open Subtitles | يقومون بإخلاء كل المستوطنات ،من هناك إلى هنا والأهالي قادمون إلى هنا للجوء |
Amerika'ya geldiğinde başvurdu ve sığınmaya kabul edildi. | Open Subtitles | تقدم بطلب للجوء السياسي وتم منحه إياه |
Siz de hileye başvurmak zorunda kaldınız. | Open Subtitles | إذاً فقد اضطررت للجوء إلى الغش |