| Başarılı bir cep diyetindeyim ve bu şekilde devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | نفّذت نظاماً غذائياً ناجحاً للجيب وأريد الاستمرار في ازالة ذلك الوزن. |
| Tamam hadi. 30 milyon dolar, ABD gibi insanların delicesine zengin olabildiği bir ülkede sadece cep harçlığı. | TED | لكن نعم، 30 مليون دولار، هي بمثابة مصروف للجيب فقط في بلد كالولايات المتحدة. حيث يصبح الناس أغنياء بجنون. |
| Bu benim petrolün yerlerini gösteren küçük cep haritam. | TED | هذه هي خارطتي الصغيرة للجيب لحيث يقبع جميعه. |
| Ve o kötü ve eski tat var, bir cep hesap makinesiyle aynı işlem hacmi neredeyse. | TED | ومن ثم لديك حاسّة الذوق المسنّة، المسكينة، التي تملك بالكاد إنتاجيّة آلة حاسبة للجيب. |
| Bir cep hesap makinesinde çalışsaydın ne olurdu diye merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل كيف ستتقبل عملك في آلة حاسبة للجيب |
| Bir cep hesap makinesinde çalışsaydın ne olurdu diye merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل كيف ستتقبل عملك في آلة حاسبة للجيب |
| Bugün, bu yetenekler tamamen yararsız çünkü her ahmak 8 basamaklı sayıları bir cep hesap makinesi yardımıyla doğru ve anında çarpabiliyor. | TED | الآن، على كل، كل تلك المهارات عديمة الفائدة تماما لأن أى أحمق يستطيع ضرب ثمانية أرقام بدقة وعلى الفور باستخدام آلة حسابية للجيب. |
| Cam, Manny'e camgöbeği renginde cep mendili lazımmış. | Open Subtitles | كام" ، "ماني" يحتاج منديل للجيب" هل لديك منها ؟ |
| Şortlar, tişörtler, cep mendili, mendiller. | Open Subtitles | سراويل قصيره وقمصان مناديل للجيب |
| Phil'in yeşil cep mendili var mı acaba? | Open Subtitles | "هل لدى "فيل مناديل للجيب ؟ |
| Bir İsa cep biblosu. | Open Subtitles | إنه (يسوع) للجيب |