Bu hayatta, bazıları ihtiyaç duyar, bazıları bunu karşılar. | Open Subtitles | في هذه الحياة بعض يعطى للحاجة والبعض للحكم |
* Hadi, hayatım * * İhtiyaç duyduğunda yanındayım daima * | Open Subtitles | * هناك دائماً وقت للحاجة * * وعندما أفقد إرادتي * |
Reçete okundu, ihtiyaç kadarı alındı ki benim için bu pazartesiden cumaya ve hafta sonları demekti. | Open Subtitles | "التعليمات كانت تقول "طبقاً للحاجة و الذى كان بالنسبة لى من الإثنين للجمعة و الأجازات الأسبوعية |
Ama yine de tıbbi bakımın ayrım yapmadan klinik ihtiyaçlara göre belirlenmesini savunurdu. | Open Subtitles | لكنه ما زال مقتنع أن الرعاية الطبية يجب أن تُقدم وفقًا للحاجة الطبية دون تمييز. |
Ama yine de tıbbi bakımın ayrım yapmadan klinik ihtiyaçlara göre belirlenmesini savunurdu. | Open Subtitles | لكنه ما زال مقتنع أن الرعاية الطبية يجب أن تُقدم وفقًا للحاجة الطبية دون تمييز. |
Açıkça görülüyor ki, Kraliçe'nin ve Kraliyet Ailesinin olayla ilgili tutumları değişmiş ve olayla ilgilenmeye karar vermişler. | Open Subtitles | واضح بأن الملكة غيرت رأيها وإستجابت للحاجة إلى الشعور... بأن العائلة المالكة موجودة |
Kovulmadın hayatım, sadece sana ihtiyaç yok. | Open Subtitles | لا طرد عزيزتي ليست للحاجة فقط |