Çok iyiydiniz, Şans için sizden toprak satın almalıyım. | Open Subtitles | وعملك يبدو مزدهراً، فأنا أريد قطعة أرض قريبة منك للحظّ الطيّب |
Şans getirmesi için şeytani ruhlar ve hayaletlere sunulan sembolik bir şeydir. | Open Subtitles | هو عرض رمزي إلى الشرّ الأرواح والأشباح. للحظّ السعيد. |
Ayrıca bu haftaki Şanslı rengim siyah. | Open Subtitles | كما أنّ اللون الأسود هو اللون الجالب للحظّ لهذا الأسبوع |
Ben Şanslı tavşan ayağımı getirdim. Onsuz da Şanslı olabilirim. | Open Subtitles | جلبتُ قدم الأرنب خاصتي الجالبة للحظّ يمكنني أن أحصل على حظّ جيد بدونها |
İyi şanslar. Bu kalpler söylediğin kadar güçlüyse, şansa lüzum yok. | Open Subtitles | إنْ كانت هذه القلوب قويّةً كما تقول، فلن أحتاج للحظّ |
Şahsen... Hiçbir şeyi şansa bırakmam. | Open Subtitles | لا أترك شيئاً للحظّ أبداً |
O, benim Şanslı yeleğim. | Open Subtitles | إنها سترتي الجالبة للحظّ |
Biliyor musun Sanlian'daki her üyeye Şans getiren bilezik verdim. | Open Subtitles | تعرفي، أعطيت كلّ أخّ من "سان ليان" سوار سحر للحظّ. |
Bu, bir iyi Şans tılsımı. Babamdan, o çiftliğimizi terk etmeden önce almıştım. | Open Subtitles | كانت هذه تميمة للحظّ الطيّب وضعتها على معصم والدي قبل مغادرته لمزرعتنا |
Şans getirsin diye bana dokunmalısınız. | Open Subtitles | - جيد جيد. - أنت يَجِبُ أَنْ تَفْركَني للحظّ السعيدِ. |
Bu şey, bu annemin jokeriydi, iyi Şans getirmesi için. | Open Subtitles | دية كَانَت مختنق أمّي للحظّ السعيدِ |
"Şanslı tavaşan bacağı"lafını kim buldu, merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل مَن اخترع تعبير "قدم الأرنب الجالبة للحظّ" |
Şanslı günündesin, Xander. | Open Subtitles | هذا هو يومك الجالب للحظّ, زاندر . |
Şanslı rujumu kullanma zamanı geldi. | Open Subtitles | وقت أحمر شفاهي الجالب للحظّ |
Kimin şansa ihtiyacı var ki zaten? | Open Subtitles | من بحاجة للحظّ على أيّ حال |
- İyi şanslar. şansa ihtiyacım yok Travis. | Open Subtitles | (لا أحتاج للحظّ يا (ترافيس |
Bu benim Şanslı tüyüm. | Open Subtitles | -إنّها ريشتي الجالبة للحظّ |