Ayılar pençelerini hem kazmak için hem de savunma için kullanırlar. | TED | تستخدم الدببة المخالب للحفر والدفاع عن نفسها. |
Cephe sürekli degisiyordu, askerlere siper kazmak için zaman kalmiyordu. | Open Subtitles | كانت الجبهة تتغير باستمرار مما لا يعطي مجال من الوقت للرجال للحفر |
Fakat yakın zamanda, yerel fosil avcılarının bulduğu birkaç Spinosaurus kemiğine sahip bir kazı alanının izini bulabildik. | TED | أخيرًا، وفي وقت قريب جدًا، استطعنا تعقب موقع للحفر حيث وجد صياد أحفوري محلي عدة عظام للسبينوصور. |
- Bir kazı site gibi görünüyor. - Ln Ortadoğu'da çöl. | Open Subtitles | يبدو كأنه مكان للحفر في الصحراء ، في الشرق الأوسط |
Bu çocuk tabak altlığına göre hazineye ulaşmak için anayolun yanını Kazmam gerek. | Open Subtitles | حسنا , هذه خريطة الأطفال تخبرني للحفر لأجل كنز مدفون بجانب الطريق السريع من معي ؟ |
Kazmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا مفترض للحفر. |
Siz gidip bir çukur kazın, ben de bir bira daha alayım. | Open Subtitles | لماذا لا أيها الفتيان تذهبون للحفر بينما أجلب لنفسي جعة أخرى؟ |
Sırtında bir sondaj motoru olmadıkça eğimli Sondaj için ekipmanımız yok. | Open Subtitles | ليست لدينا إمكانيات للحفر المائل إلا إذا كان لديك محرك الوحل في جيبك الخلفي |
Ok yapmak, kökleri kazmak için daha iyi bir yer bulmak istediğini anlat. | Open Subtitles | والتحدث بشأن صنع السهام وإيجاد مكان افضل للحفر |
Bu kalın ön ayaklar kazmak için ideal. | Open Subtitles | هذه الأقدام الأمامية السميكة مثالية للحفر |
Ve bu bodrum da kazmak için oldukça akıllı bir yer. | Open Subtitles | وعلى الأرجح هذا القبو مكان ذكي للغاية للحفر منه |
Elaine'e göre binanızın arka tarafını kazmak için izninizi istemiş. | Open Subtitles | " كما تقول " آلين طلب إذنك للحفر خلف المبنى |
kazmak için daha kötü bir yer seçilemezdi. | Open Subtitles | لا يكمننا أن نختار بقعة اسوأ للحفر |
Böylece, tüm gün toprağın içinde kazı yapsınlar diye tuttuğum köylülerden birkaçını işten çıkarabilirim belki. | Open Subtitles | تعلمون ، ربما سأكون قادراً على الاستغناء عن بعض العمّال والدفع للحفر في التراب هنا طوال كل يوم |
Bu sezon kazı için takımı bir araya getirdiğinizi duydum. | Open Subtitles | سمعت بأنك تعد فريق للحفر هذا الموسم |
Bay Ellsworth bu sabah kazı için erken yola çıkmış. | Open Subtitles | السيدة ذهبت للحفر مبكراً هذا الصباح |
Babam, Kazmam gerektiği söyledi. | Open Subtitles | قال الأبّ أنا مفترض للحفر. |
Kazmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا مفترض للحفر. |
- Kazmam gerekiyor. | Open Subtitles | - أنا مفترض للحفر. |
O sıçan yuvası hapishaneye tekrar dönmeyeceğim, kazın hadi. | Open Subtitles | لن أعود للحفر مرة أخرى فى هذا المكان ملئ بالفئران ، أتفهموننيّ ؟ |
Sondaj için bu yeri BP seçti Bop. Sonuçları da size ait beyler. | Open Subtitles | الشركة أختارت هذا المكان للحفر والنتائج مشكلتكم |
- Daha derini kazmalıyız. | Open Subtitles | - نعم. - نحتاج للحفر أكثر عمقا. |