Ama tıraş olmak için kuaföre kıyafet diktirmek için terziye gidiyoruz. | Open Subtitles | ولكن كما نذهب إلى الصّالون للحلاقة.. وللخيّاط لنحصل على ملابس مخيطة.. |
Bak ne diyeceğim, sen yat biraz, ben tıraş olacağım, sonra karar veririz, tamam mı? | Open Subtitles | سأخبركبالمخططّ،يمكنكالإستلقاء، سأذهب للحلاقة وسنقرّر لاحقاً، حسناً؟ |
tıraş aynası var diş fırçası, kürdan, tırnak makası ve törpüsü ve diş aynası var. | Open Subtitles | حصلت لنفسك على مرأة للحلاقة فرشاة أسنان، عودة للأسنان و مقص للأظافر و مبرد للأظافر |
Yarın sabah traş olmalıyım Kaninski berber dükkanında. | Open Subtitles | احتاج للحلاقة غدا صباحا فى محل كانينسكى للحلاقة |
- 0h, tamam. - Hey. Kilo almışsın, traş olmalısın ve çok uzunsun. | Open Subtitles | أوه،حسناً هيي إزددتَ وزناً،تَحتاجُ للحلاقة وأنت طويل جداً |
Yaşlanan psişik bir çocuğu kimse sevmez. tıraş olması gereken bir çocuğa şort yakışmıyor. | Open Subtitles | لا يروق لأحد وسيطاً روحياً يكبر بالسن ولا يبدو السروال القصير جيداً على فتى بحاجة للحلاقة |
İşte burada. tıraş olmak için gerekli malzemeler. | Open Subtitles | ها نحن ذا، تلك الأشياء التي تحتاجها للحلاقة |
Donanmada 30 yıl tıraş olduktan sonra karada kestirmeyi adet edindim. | Open Subtitles | ,بعد 30 عاماً من الحلاقة في البحرية لدي رغبة للحلاقة على الأرض |
Sadece deniz suyu ile tıraş olunacak. Duş almak yasak. | Open Subtitles | المياه المالحة للحلاقة فقط ليس للإستحمام |
Bu arada duşta bitmeyen tıraş köpüğü var. | Open Subtitles | للمعلومات, يوجد كريم للحلاقة بالأسفل بالدش. |
Hiç tıraş olması gerekmemiş bir adam gibi konuştun. | Open Subtitles | تتكلّم مثل رجلٍ لم يسبق له أن اضطرّ للحلاقة على الإطلاق. |
Setteki iplik, bebeğin göbek bağı aracılığıyla, bakteriyel enfeksiyona davet çıkarıyordu ve bıçak, erkeklerin tıraş bıçaklarındaki türden bir bıçaktı ve bu ürünlerin yanından bile geçmek istemiyorlardı. | TED | كان الخيط المتوفر بمثابة طريق سريع للعدوى البكتيرية عبر الحبل السري للمولود وكانت الشفرة المستخدمة من النوع الذي يستخدمه الرجال للحلاقة ولم يرغبن في تواجد هذا المنتج في متناول أيديهن. |
- Tamam, ona traş olmasını söyleyelim. - Tamam. | Open Subtitles | حسنا , اننا سوف نقول له أنه ينبغي للحلاقة. |
Hadi ama. Neler oluyor? Ona traş olmasını söyledin mi söylemedin mi? | Open Subtitles | تحصل عليه الآن وقال انه ينبغي للحلاقة أم لا؟ |
Üzgünüm, Frank. traş olacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | "أنا آسف ، "فرانك لم يكن لدي الوقت للحلاقة |
traş edecek vakit de yok. | Open Subtitles | وليس لدينا وقت كافٍ للحلاقة أيضاً |
Bir siyahi adam kendine bir berber bulduğunda o, onun her şeyi olur. | Open Subtitles | عندما يجد رجلاً أسود محل للحلاقة, تكون له مدى الحياة |
Baban öldü de. Onun işlerini hallediyorum. Bir berber dükkânı vardı şu taraf... | Open Subtitles | سأسوي أعماله فقد كان يمتلك محلا للحلاقة في... |
Ben, Ed'in berber Sarayı'ndan %20 indirimli şampuan kuponu aldım. | Open Subtitles | حصلت على قسيمة حسم 20 بالمئة على شامبو في صالون "إد" للحلاقة. |
New York'ta bir berberde tanışmıştık. | Open Subtitles | لقد تقابلنا في محل للحلاقة بالحي الصيني في نيويورك |