Müsade edersen, dünyayı demokrasi için güvenli yapma vakti geldi. | Open Subtitles | أنت ستعذريني، لقد حان الوقت لـ نعمل السلام العالمي للديمقراطية. |
Ulusal demokrasi Partisi, sabahtan akşama kadar kutlanacak bir zafer verdi. | Open Subtitles | الإتحاد الوطني للديمقراطية يبدو جاهزاً للإحتفال حتى وقت متأخر من الليل. |
Bu arada, güvensizlik demokrasi için her zaman çok önemli olmuştur. | TED | وبالمناسبة، لطالما كان انعدام الثقة مهما للديمقراطية. |
Bu yargılama bir oyalama taktiği mi yoksa demokrasinin yeniden doğuşu mu? | Open Subtitles | هل هذه المحاكمة هي تكتيك مماطل ؟ او هي ولادة جديد للديمقراطية |
Katılımcı demokrasinin idealleri katılık yerine esneklik ile temsil ediliyor. | TED | المثل العليا للديمقراطية القائمة على المشاركة تتجسد من خلال المرونة بدلاً من الجمود. |
demokrasiye önem vermeyen ve devlet kapitalizmini benimsemiş, tamamen farklı bir model. | TED | والتي لم تُعطي مكانة هامّة للديمقراطية وتعتمد عل نموذج مختلف تماما للرأسمالية. |
Bu derece artan eşitsizlik demokrasi için bir çok sorunla bağdaştırılır. | TED | صعود اللا مساواة هكذا يرتبط مع مشاكل للديمقراطية |
O politik bir adam değil, fakat bu aldatıcı görünüşün altında o bize demokrasi kurumunu yükseltebileceğimiz bir yer verdi. | TED | إنه ليس رجلاً سياسياً، و لكنه بهذا الرداء أعطانا مؤسسة للديمقراطية في بلدنا، و من هنا نستطيع أن ننمو و نتطور. |
Woodrow Wilson, ülkeyi demokrasi için güvenli hale getirmelisiniz dedi. | Open Subtitles | وودرو ويلسون قال أنه سيجعل البلاد آمنة للديمقراطية |
Güzel, kavga ediyorsun demokrasi için dünyayı güvende tutuyorsun. | Open Subtitles | أنت تحارب تلك المعركة جيدة تصنع السلامةَ العالميةَ للديمقراطية |
Vietnamlı patronların çoğu demokrasi yanlısı. | Open Subtitles | الكثير من رجال الأعمال الفيتناميين مؤيدون للديمقراطية. |
Kadın, demokrasi yanlısı olup da bombalar kullanan bir örgütü destekliyor olabilir. | Open Subtitles | لكن يمكنها أيضا أن تمول مجموعة سرية مؤيدة للديمقراطية مستعدة للتفجير لإثبات وجهة نظرها. |
Bu arada gerçek teröristler demokrasi yanlısı hareketi gözden düşürmek için gereken altyapıyı hazırlıyor. | Open Subtitles | بينما الإرهابيون الحقيقيون يمهدون الطريق لهجوم لتشويه سمعة الحركة المؤيدة للديمقراطية. |
Pekala, hadi fotoğraf çekimi için hazırlanalım çocuklar demokrasi hakkında en coşkulu olanınızdan en az coşkulu olana doğru sıralanmanızı istiyorum. | Open Subtitles | حسنا لنستعد للصورة يا اولاد اريدكم ان تتربوا من الاكتر تحمسا للديمقراطية الى الاقل تحمسا |
Fakat benim demokrasi vizyonumda yasayı ayaklar altına almaya yer yoktur. | Open Subtitles | ولكن ليس ثمة مكان حسب مفهومي للديمقراطية للإستخفاف المفرط بالقانون |
Ama sonunda sizi; yeniden düşünmeniz, risk almanız ve demokrasinin küresel evrimi olarak gördüğüm şeye dahil olmanız için teşvik edeceğim. | TED | ولكنني في النهاية سأحثكم على التفكير والمخاطرة بالانضمام في ما أعتبره تطورا ًعالمياً للديمقراطية |
Girişimciliğin geliştirilebilir gücünde, demokrasinin ahlaki gücünde. | TED | انها في القوة التنموية لتنظيم المشاريع, السلطة الأخلاقية للديمقراطية. |
Git hakla onları şampiyon. Devlet eliyle eğitim önemli. demokrasinin mihenk taşı. | Open Subtitles | اذهب للنيل منهم أيّها البطل، التعليم بمدارس عامّة حجر الزاوية للديمقراطية |
Şimdiki gibi o zaman da mükemmel olmayan demokrasinin ilk işaretleri ve sıradan vatandaşların belli haklara sahip olması gerektiği düşüncesi bu dönemde ve burada ortaya çıktı. | Open Subtitles | التلميحات الأولى للديمقراطية والتي لم تكن مثالية كما هو الحال الأن وفكرة أن المواطن العادي ربما يملك حقوقاً معينة |
Bizi demokrasiye geri götürmenin tam zamanı. | Open Subtitles | ولكن آن الآوان بأن نؤمن بأن هذا هو الوقت المناسب للديمقراطية مجدداً |
Teoride dünyanın son büyük demokrasisi biziz. | Open Subtitles | فنظرياً نحن نمثل آخر فرصة عظيمة للديمقراطية |
Tamam. O zaman kurucularımızın demokrasiyi küçümsediğini bilirsiniz. | Open Subtitles | حسناً، إذاً تعرف أنّ الأباء المؤسسين .كانوا يملكون إزدراءاً للديمقراطية |
Biz hep demokratlara oy veririz de ne demekmiş öyle? | Open Subtitles | بحق الحجيم ما الذي تتحدثين عنه، نحنُ دائماً نصوتُ للديمقراطية ؟ |