Sabaha kadar donup, kurtlara kahvaltı olacağız. | Open Subtitles | بحلول الصباح سنكون قد صرنا مقبلاتٍ مثلجة للذئاب |
Sana gerçeği söylemeye geldi ama sen onu kurtlara yem yaptın. | Open Subtitles | لقد أتت لتخبرك الحقيقة وأنت أطعمتها للذئاب |
İttifak içinde olduğumuza ikna et, biraz bilgi al, sonra onu kurtlara at. | Open Subtitles | أحصل منه على المعلومات ثم ألقي به للذئاب |
O zaman onu kurtların arasına atmadan önce, belki bulmamıza izin verirsin. | Open Subtitles | إذاً، لربما عليك أن تدعنا نحصل عليها أولاً قبل أن ترميها للذئاب |
Onu kurtların önüne atmaktan en az senin kadar rahatsızım ama neye bulaştığını biliyordu. | Open Subtitles | لا أحب رميه للذئاب أكثر منك لكنه كان يعلم ما هو مُقبلٌ عليه |
Sağlam bir yetişkini alt etmek kurtlar için çok zordur. | Open Subtitles | من الصعب جداً للذئاب أن تُسقط جاموساً بالغاً. |
Beni ısırman senin o küçük kurt sürünün bir parçası olduğum anlamına gelmez. | Open Subtitles | أعني ، لايعني أنك أعطيتني "العضة" لايعني أني جزء من مجموعتك للذئاب الأن |
Al bunun leşini ormana götür. kurtlara at, yesinler. | Open Subtitles | خذوا جثته بعمق الغابات، واتركوها للذئاب. |
Duvarın 150 kilometre kuzeyindeyseniz ve son yemeğinizi bir hafta önce yemişseniz, kurtlara hiçbir şey bırakmazsınız. | Open Subtitles | عندما تفرغ بطنك شمال السور بعيداً بمئات الأميال، تترك سدىً للذئاب |
Duvarın 150 kilometre kuzeyindeyseniz ve son yemeğinizi bir hafta önce yemişseniz, kurtlara hiçbir şey bırakmazsınız. | Open Subtitles | عندما تكون مئات الأميال شمال الجدار وأنت أكلت أخر وجبة لك الأسبوع الماضي ولم تترك شيئاً للذئاب |
Beni kurtlara yem etmekten bu kadar kolay vazgeçeceğine prensiplerinin arkasında durmanı tercih ederdim. | Open Subtitles | أحبذ لو أنك وقفت على المبادئ وأطعمتني للذئاب بدلاَ من التلويح بسهالة |
Bir kış o kadar soğuk oldu ki, adamı kurtlara yedirmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | في شتاء ما, كان الجو بارد جدا لذلك اضطررنا لاطعامهم للذئاب |
An itibariyle hasat kızı, ittifakları karşılığında kurtlara Ayışığı yüzüklerini vaad ediyor, kurtlar da diz çöküyor. | Open Subtitles | الآن فتاة الحصاد تلك تصنع المزيد وتعطيهم للذئاب مقابل تحالفهم. أما الذئاب، فهم يركعون تحت قدمها. |
Kelleni kurtarmak için beni bu kurtların önüne atacaksan unut gitsin. | Open Subtitles | تريد أن ترميني للذئاب حتى تنقذ حياتك، إنسى الامر |
Şuanda aylardan kurtların tilkilerin ve tavşanların kalın kürklere sahip olduğu Kasım ayı ve hava oldukça soguk yani avlanmak için uygun bir zaman. | Open Subtitles | نحن الآن في تشرين الثاني وباردة جدا ً ووقت ٌ مِثالي للصيد حيث يكون للذئاب , الثعالب والارانب .لديها جميعا ً أغطية سميكة |
Tabii hapishaneye gidip kendini kurtların önüne atmayı tercih etmiyorsan. | Open Subtitles | إلاّ لو كنت تعتقد أنّه سيدخل السجن بدلاً من يرميك للذئاب. |
Belki tahmin ettiğinden de çabuk ölürsün. Onun annesini öldürüp, onu kurtların arasına attın. | Open Subtitles | ربما أقرب مما تتوقع قتلت أمّه وتركته للذئاب |
Şimdi öğrencisini korumak için beni kurtlar sofrasına gönderecek. | Open Subtitles | وهنايأتيالجزءالذي يرميني فيه للذئاب ليحمي فتاه الصغير |
Yani, Pelant takip cihazını kurcalayıp kendisinin evde görünmesini sağladı kurbanı akıl hastanesinden dışarı sürükledi onu uyuşturdu ve kurtlar yesin diye orada bıraktı. | Open Subtitles | يجذب ضحيّتنا لخارج مُستشفى المجانين، يُخدّره، ومن ثمّ يتركه للذئاب. |
Yarın ufak çaplı bir kurt avına çıkıyorsunuz. | Open Subtitles | وأقترح أن تنطلقوا غدًا في رحلة صيد للذئاب |
Bildiğim kadarıyla Şerif Storybrooke'da hiç kurt yoktur... | Open Subtitles | بحسب علمي يا حضرةَ المأمور، ''لا وجود للذئاب في ''ستوري بروك... |
Eğer bir saniye için bile olsa beni oyuna getirdiğini sezecek olursam, boğazını keserim ve seni kurtlara yem ederim. | Open Subtitles | وإذا حسيت هناك لحظة... بأنك حاولت أن تحرقني بخوضِ ذلك. أنا سأخرجُ حنجرتك وسوف أتركها للذئاب. |