Suya batırılacakları, sert bir köşeden dönecekleri ya da kesilmeye gidecekleri zaman yüksek sesle mölüyorlar. | Open Subtitles | الخوار العالي هو نفسه سواء كان سيتم تغطيسها أو تدور حول منعطف صعب أو تؤخذ للذبح |
Onları elleriyle besleyen çiftçi tarafından sevilirler ve kesilmeye gönderilirler. | Open Subtitles | الفلاح الذي يربيهم ويعتني بهم يحبهم ويرسلهم للذبح |
kesilmeye hazır koyun gibiyiz. | Open Subtitles | نحن الحملان للذبح. |
Ona kuzu kuzu hizmet ettin. | Open Subtitles | لقد قدمته إليهم كالحمل الذى يساق للذبح. |
Kadın ve çocuk ayrımı gözetmeyen bu katliam için Birinci Dünya Savaşı'ndaki, İkinci Dünya Savaşı'ndaki, Kore'deki, Vietnam'daki, Irak ya da Afganistan'daki çatışmalardan daha fazla madalya verildi. | TED | تخيلوا أن عددا أكبر من ميداليات الشرف أُعطي للذبح العشوائي للأطفال والنساء من أي معركة في الحرب العالمية الأولى، أو الحرب العالمية الثانية، أو كوريا، أو فييتنام، أو العراق، أو أفغانستان. |
Kasaplarınız tarafından doğranacak koyunlar değiliz. | Open Subtitles | فنحن لسنا كالخراف لتسوقنا للذبح على يد جزّاريك |
Annesi kesilmeye götürülmüş. | Open Subtitles | أخذت امة للذبح |
Kesilecek kuzu gibi görünüyorsunuz! | Open Subtitles | تبدوا كنعجة في طريقها للذبح |
Onlar katliam kuzu gibi sıraya vardır. | Open Subtitles | إنهم يصطفون كأنهم خراف للذبح |
Saat adamı ve katliam için kuzu. | Open Subtitles | رجل الساعة، والخروف للذبح. |
İnsanın güvende. Buraya gereksiz bir katliam yapmaya gelmedim. | Open Subtitles | لست هنا للذبح دون داعٍ |
Sınırsız güç. Sab Than bu gücü sadece katliam yapmak için kullanıyor. | Open Subtitles | قوّة مطلقة، استخدمها (ساب ثان) فقط للذبح |
Bizi kıyıma giden koyunlar gibi yönlendirdiler. | Open Subtitles | كالحملان الذاهين للذبح |