Ayrıca bugün oraya gitmek için zamanım yok. | Open Subtitles | بالإضافة ، ليس لديّ الوقت للذهاب إلى هناك اليوم |
Niye oraya gitmek için kalyonu kullanmıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لاتستعمل تلك السفينة الشراعية للذهاب إلى هناك! |
Hayır, oraya gitmek için bir sebebim yok. | Open Subtitles | لا، ليس لدي سبب للذهاب إلى هناك |
Oraya gidecek kadar salak biri, bunu istemiş demektir. | Open Subtitles | وأي شخص غبي كفاية للذهاب إلى هناك يكون يطالب بحدوث ذلك له |
Oraya gitmeyi düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نخطط للذهاب إلى هناك. |
Adamın iş için oraya gitmesi gerek. | Open Subtitles | إن الرجل لديه للذهاب إلى هناك للعمل. |
- Sakinler adına konuşamam ama Farrow-Marshall'dan kimsenin oraya gitmek için bir nedeni yok. | Open Subtitles | -لا أتحدث عن السكان المحليين .. ولكن لا أحد من "فارو مارشال" لديه مبرر للذهاب إلى هناك |
oraya gitmek için uçak bileti almaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كنت أحاول شراء تذكرة للذهاب إلى هناك |
Ve artık zamanı oraya gitmek için. | Open Subtitles | وليس لدينا الوقت للذهاب إلى هناك. |
oraya gitmek için sebebin var. | Open Subtitles | ولديك سبب للذهاب إلى هناك. |
oraya gitmek için plan yaptım. | Open Subtitles | خططت للذهاب إلى هناك. |
Hayır, hayır, dinlemiyorsun. Oraya gidecek vaktim yok. | Open Subtitles | لا، إنّكَ لستَ تُصغي إليّ، ليس لديّ وقتٌ للذهاب إلى هناك. |
Oraya gitmeyi planlıyoruz. | Open Subtitles | نحن نخطط للذهاب إلى هناك |
Sanırım birimizin oraya gitmesi gerek. | Open Subtitles | أظن أن أحدنا سيضطر للذهاب إلى هناك. |