Adam yaralı, polisler peşinde ve Gidecek bir yer arıyor. | Open Subtitles | هو مُصاب، والشرطة تسعى خلفه، ويبحث عن مكان للذهاب إليه. |
Orduya katıldın çünkü Gidecek başka yerin yoktu ya da belki kaybolmuştun ve ordunun kurtuluş yolun olduğunu düşündün. | Open Subtitles | هذه هي المشكلة معك،أيها المساعد التنفيذي. قمت بالإنضمام لأنه ليس لديك مكان آخر للذهاب إليه. أو ربما كنت ضائع. |
Hiç param yok Gidecek yerim yok, arabam onda, eşyalarım onda. | Open Subtitles | لا املك المال ولا مكان للذهاب إليه لديه سيارتي .. أشيائي |
Biliyorum burada olamam ama başka nereye gideceğimi bilemedim. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يجب علي التواجد هنا لكني لا أعرف مكانا آخر للذهاب إليه |
Gitmem gereken bir tıp konferansı var. | Open Subtitles | لدى مؤتمر طبى للذهاب إليه |
Ancak en gözü pek maceraperestlerin gitmeye cesaret edebildiği, bir iç dünya. | Open Subtitles | عالمداخلي، حيث أفضل المغامرين فقط هم من يتجرأون للذهاب إليه. |
gideceği bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديه مكان للذهاب إليه |
Exit Inn'de kısılıp kaldım, Gidecek hiçbir yerim yok. | Open Subtitles | أنا عالقة هنا في هذا المحل ولا يوجد أي مكان للذهاب إليه. |
Tamam. Zaten bu kasabada Gidecek bir yer yok. | Open Subtitles | حسناً، لا يوجد مكان للذهاب إليه في تلك المدينة الغبية على كل حال |
- Anne, Gidecek bir yerimiz yok. - John'la Fanny yakında burada olur. | Open Subtitles | ـ ماما ليس لدينا اي مكان آخر للذهاب إليه ـ جون وفاني سوف يكونان هنا قريباً |
Aslında, Enkaralılar'ın buradan başka Gidecek yerleri yok. | Open Subtitles | في الحقيقة انكارنس ليس لديهم مكان للذهاب إليه |
- Everglades'e gidip kumarhaneden atılmış, Gidecek yeri olmayan, çaresiz kadınlar arıyorsun. | Open Subtitles | تقود خارج إيفرجليدز باحثاً عن النساء الصغيرات المحبطات واللاتي خرجن من المطعم وليس لديهن أي مكان آخر للذهاب إليه |
Gidecek bir yeri yokmuş ve ben de ne diyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن لديه أي مكان آخر للذهاب إليه ولم أعرف ما أقول |
Buraya geldim çünkü başka Gidecek hiçbir yerim yok. | Open Subtitles | إني هنا لأنه ليس لديّ مكاناً آخر للذهاب إليه |
Gidecek yerin yok ve benim bir kanepem var. | Open Subtitles | ليس لديكِ مكان للذهاب إليه وأمتلك أريكة. |
En azından senin Gidecek bir yerin varmış. | Open Subtitles | حسناً, على الأقل كان لديك مكاناً للذهاب إليه |
Gidecek bir yeri yoksa, onu ailemize alacağız. | Open Subtitles | سنأخذه معنا, إذا لم يكن لديه مكان للذهاب إليه |
Üzgünüm. Başka nereye gideceğimi bilemedim. | Open Subtitles | أنا آسفة، لم أعرف مكاناً آخر للذهاب إليه |
Beynim durmuştu. Senden başka, kime gideceğimi bilemedim. | Open Subtitles | لم أعرّف مكان آخر للذهاب إليه. |
Başka nereye gideceğimi bilemedim. | Open Subtitles | لم أعرف أيّ مكان آخر للذهاب إليه |
Gitmem gereken bir kırbaçlama olayı vardı. | Open Subtitles | كان لدي شيء للذهاب إليه |
Ya da uzay istasyonunda gitmeye hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | أو بإحدى المحطات الفضائية يتجهزون للذهاب إليه |