Ve sonra bunların hepsini, o sırada Amerika Birleşik Devletleri'nde polis kontrolünün en zayıf olduğu bir semte koyacaktık. | TED | ومن ثم علينا وضع كل هذا في مكانه في حي واحد في ما كان سابقاً أسوأ منطقة بالنسبة للشرطة في الولايات المتحدة حينها. |
Ve geçenlerde, Washington'da bir polis amirinin bana anlattığına göre, insanlar aslında camilerde radikalleşmiyor. | TED | كما أخبرني مؤخرًا قائد للشرطة في العاصمة واشنطن، أن الناس في الواقع لا تتعصب في المساجد. |
(Video) Öğrenci: Kapının önünde polis aracı vardı, polis kapıya geldi, kapıyı çaldı, beni aradığını söyledi. | TED | الرجل في الفيديو: ركنت سيارة للشرطة في الأمام، وتقدم شرطي من الباب الأمامي حيث يقرع الباب ويقول أنه يبحث عني. |
Tekrar ediyorum, tanıklar New York polis teşkilatından üniformalı bir polisin karanlık bastıktan sonra işlenen cinayetlerin sorumlusu olduğu şeklinde ifade verdiler. | Open Subtitles | أكرر , هو شخص يرتدي الزي الرسمي للشرطة في إرتكاب ... هذه الجرائم الوحشية التي تحدث في شوارع المدينة بعد حلول الظلام |
İş çığırından çıkıyor silahlar patlıyor, Hank seni arabasına bindirip muhtemelen silah zoruyla kaçırmaya çalışırken polis yetişiyor. | Open Subtitles | وأصوات الطلقات وصلت للشرطة في الوقت المناسب قبل أن تقتلة و تتخلص من السيارة و ربما كان يهددك بمسدس, هل أنا صحيح؟ |
Bir gencin öldürülmesi suçuyla bağlantısı nedeniyle polis tarafından aranan Darryl Cotton teslim oldu... ve itirafı karşılığında, basın açıklaması yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | داريل كوتون سلّم نفسه للشرطة في وقت سابق فيما يتعلق بجريمة قـتل مراهق في المنطقة و أتـفـقوا على إصدار بـيان علني |
- Haber odasında polis telsizlerimiz var. | Open Subtitles | لدينا ردايو للشرطة في غرفة الأخبار, كما تعلم |
Kayıtlarında sadece alakasız bir davadaki polis baskınında bulunduğu için var. | Open Subtitles | وذكر بسجلاتهم لأنهم جمعوه كدليل أثناء غارة للشرطة في قضية منفصلة. هل سيرسلونه إلينا؟ |
- Ben polis sorgulamasına katılacağım. - Beni haberdar et. | Open Subtitles | . سأتابع للشرطة في الإستجواب - أبقيني على اطلاع - |
Bir diğer haberse, Peter Fleming dün Palm City'nin yeni polis şefini açıkladı. | Open Subtitles | في خبر اضافي بيتر فيلمنج صرح بالامس هناء قائد جديد للشرطة في مدينة بالم |
Birimin olay yerine yakınlığına ve çevredeki polis çağrı sayısına bağlı olarak değişiyor. | Open Subtitles | اعتمادا على كيفية قرب وحدة إلى مكان الحادث وعدد المكالمات الأخرى للشرطة في المنطقة المجاورة. |
Yani bir Amerikan askeri kendi yukarı çıkıyor bir yerde Nairobi bir polis hücresinde. | Open Subtitles | اذا جندي امريكي يستيقظ وحيدا في سجن للشرطة في مكان ما قريب على العاصمة ولا يتذكر اي شيء |
Manhattan, şehrin her yerinde ağır bir polis varlığı ile, tecrit altında kaldı. | Open Subtitles | مانهاتن ما زالت مغلقة مع وجود كثيف للشرطة في أنحاء المدينة |
Arka verandalarında, sokak arasına bakarak yan yana otururlardı ve Chuck Tim'e sivil polis arabaların nasıl tespit edeceğini, gece geç saatteki polis baskınını nasıl atlatacağını ve nerede ve nasıl saklanacağını anlatırdı. | TED | كانا يجلسان جنبًا إلى جنب في شرفتهم الخلفية ينتبهان إلى الزقاق المشترك ويقوم تشك بتعليم تيم كيف يرصد السيارات المتخفية، كيف يتفاوض في هجوم للشرطة في آخر الليل، كيف وأين يختبئا. |
Orada sizin polis için çalıştığınız yazıyor. | Open Subtitles | تقول بأنك تعملين للشرطة في فورنيسيس |
- Akşamın erken saatlerinde soruşturmayı, başkentin kuzeydoğusunda dün gece kaçırılan bir adamla ilgili polis raporuna bağladılar. | Open Subtitles | -بحلول الظهيرة ، اعتمدوا على تقرير للشرطة في شمال شرق العاصمة فيما يخص رجل اُختطف ليلة البارحة. |
Jakarta'da polis merkezini havaya uçurdular. Ve Kuala Lumpur'da birini kaçırdılar, | Open Subtitles | واحدة إنفجرت في مركز للشرطة في (جاكارتا) وعملية إختطاف في (كوالامبور) |
Hendaye, Atlantik Pirene'deki polis operasyonu... | Open Subtitles | عملية للشرطة في "هانداي" بجبال "بيرنيه" اﻷطلسية |
Bu kılık kıyafetle polis merkezinde milletin dikkatini çekmen iyi bir fikir değil yani. | Open Subtitles | لذلك لفت الانتباه إلى نفسك في مركز للشرطة في هذا القليل ... جيتوب، ليست فكرة جيدة. |
polis tarafından suçlandı. | Open Subtitles | وقد دفع غرامةً للشرطة في الواقع |