Çünkü, bazen iyi hissetmek için kötülük yapmak lazım ve ben insanlara iyilik yapmaktan yoruldum. | Open Subtitles | أحياناً تكون الطريقة الوحيدة للشعور بالرضا هي بجعل أحد ما يشعر بالسوء ولقد سئمت من جعل الناس يشعرون بالرضا |
Dünyadaki duyguları hissetmek için hayatta bir kez elde edebileceğin bir şansın var. | Open Subtitles | لديكِ الفرصة الوحيدة في العمر للشعور بعواطف العالم بأكمله |
Hatırlıyorum da birçok gece evde otururken konsantre olup ve odaklanıp Güç'ü hissetmeye çalışırdım endişelenmeyin, hiçbir şey hissetmezdim. | TED | وأتذكر العديد من الليالي، حيث كنت أجلس في البيت، وأركز فحسب للشعور بتلك القوة، ولكني لم أشعر بشيء لا تقلقوا. |
Yolculuk sıradışı olsa bile, Bu küçük oksijen moleküllerinin vücudumu doldurduğunu hissetmeye ihtiyacım var. | TED | السفر مُذهل، ولكنني بحاجة للشعور بجزيئات الأكسجين |
Ve bunca zaman boyunca senin annemi çıplak gördüğün için suçlu hissetmene izin verdim. | Open Subtitles | واسمحوا لي ان واصلتم التفكير كان ذلك مسموحا للشعور بالذنب عن مجرد رؤية أمي المجردة. |
Öfken, korkun, Scully'nin hissetmesi gereken tüm pozitif enerjiyi engelliyor. | Open Subtitles | غضبك، منع خوفك أيّ العاطفة الإيجابية تحتاج للشعور. |
Sanırsam James Baldwin'e yakın hissetmemin nedeni, bu boşluğu doldurmanın ve ırk bakımından bilinçli hissetmenin bir yoluydu. | TED | ولذلك أعتقد أنني لجأتُ إلى جميس بالدوين، بوصفها وسيلة لسد هذه الفجوة وبوصفها وسيلة للشعور بالوعي العنصري. |
Başka biriyle tanışman çok güzel. Kendini suçlu hissetmen gerekmiyor. | Open Subtitles | من الجيد أنكِ قابلتي شخص أخر لا حاجه للشعور بالندم |
Var gücüyle dua ediyordu, başka kimseye bir şey hissedecek yer bırakmıyordu. | Open Subtitles | وتدعو بشدة لم يكن هناك متسع مكان للشعور بشيء آخر |
Seninle arkadaşın Buddy Coates, suçlu hissetmeniz için bir neden yok. | Open Subtitles | أنت وصديقك " بادي كوتس " لا سبب يدعوكم للشعور بالذنب |
Yani kendimizi güvende hissetmek istediğimiz için bizi kim suçlayabilir? | Open Subtitles | اعني , من كان يلومنا على محاولة للشعور بالامان |
Güvenli hissetmek için neye ihtiyacınız varsa yapın, ama diğerlerini çoktan tek seçeneklerinin bu olduğuna ikna ettim. | Open Subtitles | افعل كل ما عليك القيام به للشعور بالأمن لَكنِّي أقنعتُ الآخرين بأنّ هذا خيارهم الوحيد |
Her insanın kendini iyi hissetmek için birşeye ihtiyacı olduğunu söylesem. | Open Subtitles | عندما أقول لكم .. أن كل شخص بحاجة لـ وسيلة للشعور بالمتعة |
Özel olduğumu hissetmek için Herşey harika olsun istedim | Open Subtitles | كنت أنوي فعل أي شيء لجذب الانتباه للشعور بالتميز شعرت أن الشعبية تحسن كل شيء |
Balina nefesini yüzünüzde hissetmek ayrıcalıklı bir iştir. | Open Subtitles | إنها لسعادة غامرة للشعور بالحيتان تتنفس في وجهك |
Balina nefesini yüzünüzde hissetmek ayrıcalıklı bir iştir. | Open Subtitles | إنها لسعادة غامرة للشعور بالحيتان تتنفس في وجهك |
Ve insanlar yine kendileri hakkında kötü hissetmeye hazırlardı. | Open Subtitles | كانت قد انقضت الستينيات منذ مدّة وكان الناس مستعدين من جديد، للشعور بالسوء حيال أنفسهم. |
Evet, sadece senin ve benim olduğumu bütün evrenin izlemediğini hissetmeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أجل، و أنا أحتاج للشعور بأننا لوحدنا، و ليس العالم بأكمله يراقبنا |
Elinden geleni yaptığını hissetmeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | أعتقد يحتاج للشعور هو يعمل كلّ ما يمكن عمله. |
Sadece kendini aldatılmış hissetmene yetecek kadar geri geliyor. | Open Subtitles | ليست كلها ولكن ما يكفي كي يدفعك للشعور أنه تم خداعك. |
Peki ya Clay'in, ...suçlu hissetmesi için belirli birşey olmuş olabilir mi? | Open Subtitles | ولكن هل يمكن لكلاي ، هل سيكون عنده أيّ شئ معيّن للشعور بالذنب بشأنه؟ |
Bak ahbap, yaşadığını hissetmenin tek yolu arada bir - limitleri zorlamaktır, anlıyor musun? | Open Subtitles | يا رجل، الوسيلة الوحيدة للشعور بالحياة أن تدفع للحدود |