Sen merdivenleri hep yukarı çıktın, ben en tepede başladım yaşama. | Open Subtitles | البؤس.. هناك وسيلة واحدة للصعود لأعلى ولكني فعلت ذلك بوسيلة صعبة |
Çünkü yukarı çıkmak zorunda kalmayayım diye çalışma odasını yatak odasına çevirdin. | Open Subtitles | لأنك حولت الغرفة السفلى لغرفة نومٍ لي حتى لا أضطر للصعود للفوق. |
Binmek için hazırlanın. Tekrarlıyorum, binmeye hazırlanın. | Open Subtitles | استعدوا للصعود أكرر، استعدوا للصعود |
Peki şu an için yukarı çıkma şansımız var mı? | Open Subtitles | والآن ألا يوجد لدينا أي طريق للصعود هناك؟ |
Le Bastion. Tek giriş ve tek çıkış. | Open Subtitles | لاباستيو طريق واحد للصعود و طريق واحد للهبوط |
214 sayılı San Francisco uçağı için son biniş duyurusu. | Open Subtitles | هذا هو الإعلان الأخير للصعود "للطائرة المتوجهة نحو "سان فرانسيسسكو |
Görünmeden oraya çıkmanın tek yolu mutfaktaki servis asansörünü kullanmak. | Open Subtitles | الطريق الوحيد للصعود للأعلى دون أن يرانا أحد هو باستخدام مصعد الخدمة فى المطبخ |
İşte efendim. çıkmak için bu, inmek için de bu düğmeye basın. | Open Subtitles | ها أنت ، اكبس هذا الزر للصعود و هذا الزر للهبوط |
- Çukurda olduğum için buraya çıkıp kontrol etme fırsatım olmamıştı. | Open Subtitles | لم تسنح لي فرصة للصعود هنا مذ علقت في تلك الحفرة |
Onu yukarı götürür müsün lütfen? | Open Subtitles | إذا أنت ستكون جيد بما يكفي للصعود بها إلى الطابق العلوي. |
O da mutfakta dikkatleri dağıtırken seni yukarı çıkıp adamı yastıkla boğmaya ikna etti. | Open Subtitles | لذا فإنّها أقنعتك للصعود إلى الطابق العلوي وأن تخنقه بوسادة حتى الموت في حين أنّها تخلق إلهاءً في المطبخ. |
yukarı çıkmanın bir yolunu bulup şu orospu çocuğunu havaya uçurmalıyız. | Open Subtitles | علينا ايجاد طريقة للصعود هناك ونفجّر ابن اللعينة ذاك |
- Sağ olasın. - yukarı çıkabilirsin artık. | Open Subtitles | ـ أشكركِ على مساعدتكِ ـ حسناً، إنّك آمن للصعود |
At binmeye hazırlan! | Open Subtitles | إستعدّوا للصعود |
Moonraker 6 astro-teknikerler, binmeye hazır olun. | Open Subtitles | -تقنيوا مونريكر 6 -يستعدوا للصعود |
Yaklaşık ağırlığı 226.8kg Eğer son zamanlarda kapsül kullanılarak stratosfere çıkma girişimleri ile karşılaştırırsanız, | TED | كما يبلغ وزن الجهاز حوالي 500 رطل، وإذا قمتَ بمقارنته بالمحاولة الآخرى التي جرت في الآونة الأخيرة للصعود إلى أعلى، فإنهم استخدموا كبسولةً. |
- Güverteye çıkma izni istiyorum. - Hoş geldiniz. | Open Subtitles | -الإذن للصعود على متن المركبة يا كابتن ؟ |
En iyi çıkış yapan aktör ödülünü vermek üzere sahneye Rohit Shetty'i davet ediyoruz. | Open Subtitles | و لكي أسلم جائزة أفضل ممثل دعونا نطلب السيد روهيت شيتي للصعود على المسرح |
"son biniş işlemi 35 no'lu kapıda. | Open Subtitles | النداء الأخير ,بوابة 35 للصعود |
Bütün merdiven ve asansör trafiği kapatılıyor, üst katlara çıkmanın tek yolu, güvenli otoparktaki servis asansörünü kullanmak. | Open Subtitles | فيما عدا مصعد خدمة وحيد في مرآب السيارات المؤمن، وهو الوسيلة الوحيدة للصعود للطوابق العليا |
Evet ama bazen basamak çıkmak için inmekte gerekir. | Open Subtitles | لكن احيانا عليك بالنزول للأسفل للصعود للأعلى |
Her yıI, bazı antrenörlerden buraya çıkıp... takımlarını anlatmalarını isteriz. | Open Subtitles | كل سنه نحب أن نأخذ وقتا قليلا للمدربين للصعود هنا ليخبرونا عن فريقهم |
sahneye çıkmam gerekmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | انا لن اضطر للصعود على مسرح ، اليس كذلك ؟ |