Düşkünlük gerekli zamanlarda ortadan kalkabilir. | Open Subtitles | الإعجاب في بعض الأوقات يطغى عليه للضرورة |
Onu öldürmek için değil. Yalnızca gerekli olduğu bir durum cereyan ettiğinde kendimi koruyabilmek için. | Open Subtitles | لن يقتله، إنّه ببساطة وسيلة دفاع عن النفس للضرورة القصوى فقط. |
gerekli olmadıkça konuşmayın, gerekirse sessizce konuşun. | Open Subtitles | لا تتكلما إلا للضرورة القصوى وحينها تكلما بصوت منخفض. |
Çok gerekmedikçe hiçbir yere gitme. | Open Subtitles | لا تذهب لأي مكان إلا إن كان للضرورة القصوى |
Zamanında gelmeli sorumluluklarına saygı göstermeli ve gerekmedikçe gücünü kullanmamalısın yoksa bu takımda olamazsın. | Open Subtitles | يجب عليك احترام التزاماتك، و لا تصرفين المال إلا للضرورة القصوى أو لا أستطيع أن أقبلك في هذا الفريق |
Sakin Kalın. Tam gerekmedikçe evden ayrılmayın. | Open Subtitles | أبقوا هادئين لا تغادروا المنزل إلا للضرورة القصوى |
"Kesin kez gerekli olmadığı sürece lütfen bu frekansı boşaltın." | Open Subtitles | يرجى مسح هذه القناة الا للضرورة القصوى. |
Amiral ve ben sadece gerçekten gerekli olduğunda konuşuruz. | Open Subtitles | أنا و الأدميرال لا نتحدث إلا للضرورة. |
gerekli olmadıkça, hayır. | Open Subtitles | ليس إلا للضرورة |
gerekli olmadıkça, hayır. | Open Subtitles | ليس إلا للضرورة |
İsmi gerekli olduğundan değiştirdik. | Open Subtitles | لقد تم تغيير الاسم للضرورة |
gerekmedikçe ateş etmemeliler. | Open Subtitles | عليهم ألا يطلقوا النار إلا للضرورة القصوى. |
Kesinlikle gerekmedikçe kimsenin öldürülmesini planlamıyorum. | Open Subtitles | لا أخطط لقتل أحد إلا للضرورة القصوى |
Kesinlikle gerekmedikçe kimsenin öldürülmesini planlamıyorum. | Open Subtitles | لا أخطط لقتل أحد إلا للضرورة القصوى |
Bence proktologlarda korkuyu hissedebilir. Bak, sadece derin bir nefes al ve kesinlikle gerekmedikçe konuşma. | Open Subtitles | اعتقد ان الاطباء المتخصصين بهذه الامراض يمكنهم الشعور بالخوف ايضا اسمعني خذ نفسا عميقا وحاول ان لا تتكلم الا للضرورة القصوى |